DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

KADER VE İŞ GÜVENLİĞİ-1

Yayınlanma Tarihi : Google News
KADER VE İŞ GÜVENLİĞİ-1

Bu toplumda başına gelen her kötü iş için ‘kader böyleymiş!!’ algısına dur demenin vakti gelmedi mi artık!

Bakın gelişmiş ülkelere; kalkınma, kişi başına gelir, vergi adaleti, hukuk düzeni, mesleki profesyonelleşme, katma değerli üretim ne kadar yüksekse medenileşme vasfı da o kadar ileri oluyor;

Aksi ise, bakın emeksiz üretim, rantiyecilik ekonomisi, enflasyon, ezberci eğitim, ahlaki çürüme ne kadar artarsa, bunun gibi iş güvenliği gibi hayatı riskler de o kadar artıyor.

Çünkü uluslararası karşılaştırmalar açısından kaza bela oranı neyse, gelişmişlik ölçütlerindeki ters orantı da gösteriyor ki: ‘evrendeki ölçü ve düzen, bilim yasalarının incelenmesi ve öğrenilmesi ile uyum şartlarının iyileştirilmesi, geliştirilmesidir!’ Yoksa bilime sırt dönmek değildir.

Oysa biz kontrol edilebilir birçok kaza-belayı kader diye geçiştiriyoruz.

İş güvenliği bir işletme, mesken veya üretim yerindeki kaza bela riskinden çok daha fazla toplumsal bir algı, hayata bakışla da ilgilidir.

Öyle olmasa mesela Avustralya’ da daha ilkokulda iş güvenliği dersleri verilmezdi.

Mesela Almanya’da, İngiltere’de bir işe girişirken öncelikle alınacak önlemler için prospektüsler sıkı sıkıya belirlenmez ve uygulama sıkı sıkıya denetlenmezdi. Ve tabii kaza-bela sorumluluğu için iktidara yakınlık gibi siyasal kıstaslar bir kenara atılıp cezalar hukuki şartlar dahilinde suçlulara verilmezdi.

Şimdi bize bakalım:

Yine örneklerden gidelim; Soma maden kazası oldu, 301 madencimiz vefat etti, cezaevinde bugün sanık yok, en yüksek ceza alan sanık, ölen her 1 madenci için sadece 6 gün hapiste kaldı. (Now Haber)

Kader böyleymiş mi diyeceksiniz!

Erzincan İliç’te doğaya siyanür sızdı; işletme 600 futbol sahası büyüklükte sülfürik asit havuzu yaptı. Milyonlarca ton siyanür ve sülfürik doğaya karıştı. Havuz patladı, heyelan oldu, toprak altında işçilerimiz kaldı. Aynı şekilde Giresun’da da daha önce asit havuzu patlamış ve çevre felaketi yaşanmıştı. Marmara Adasında, Ermenek’te, Şirvan’da, Zonguldak’ta, Amasra’da, maden şehitleri oldu.

Bunlar sadece madenlerdeki ölümler için ama genel olarak ‘iş cinayetlerinde’ de Türkiye’nin verileri maalesef çok kötü.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), mayıs ayına ilişkin ”İş Cinayeti Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, mayıs ayında 177 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Bakın sadece 2025-Mayıs ayında 177 işçi hayatını kaybetti.

İşkollarına göre ölümlerin % 22’si inşaat/yol, % 11 taşımacılık, % 11 tarım/orman (çiftçi), % 9 tarım/orman (işçi), % 9 ticaret/büro, % 7 metal işkollarında yaşandı

Bizi kazalar öldürmüyor: İhmal, denetimsizlik ve hukuksuzluk öldürüyor!

İş kazalarının önceki yıllar kıyaslaması için Doç.Dr. Buğra 25 Ocak 2025’de X paylaşımında şöyle diyor:

‘İSİG verilerine göre sadece 2024 yılında 1.897 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. 2013 – 2024 yılları arasında 22 bin 755 vatandaşımız iş kazaları nedeniyle iş cinayetine uğradı.  EUROStat verilerine göre 2021 yılında 450 milyon nüfuslu AB’de 2.17 milyon kazada sadece 3,347 kişi hayatını kaybetti. Tüm AB’de Nüfus/Kaza oranı 1000 de 4,4 iken Türkiye’de Nüfus/Kaza oranı 1000 de 6,1.

Yine Eurosat (2022) ve ISIG verilerine göre en fazla işçi ölümlerinin yaşandığı ülke Türkiye. İstihdamdaki her 100 bin kişi başına düşen ölüm oranı Avrupa Birliğinde 1,66 iken Türkiye ‘de 5,7.

Türkiye’de son 22 yılda yaşanan maden faciası, sel, deprem, yangın gibi 24 faciada en az 54 bin 780 vatandaşımız hayatını kaybetti. Japonya’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne geçen 80 yılda yaşanan 56 büyük depremde hayatını kaybedenlerin sayısı sadece 32 bin 781.

Dünya üzerinde kayıtlı en büyük depremi 1960 yılında 9,5 şiddetiyle yaşayan Şili gereken dersleri çıkardı, önemli adımlar attı. Sonuçta ne oldu? Mesela 2015’te 3 dakikadan uzun süren 8,3 büyüklüğündeki Illapel depreminde sadece 13 kişi hayatını kaybetti. 2016’da yaşanan 7,6 büyüklüğündeki Chiloé depreminde hayatını kaybeden olmadı.

Biz kazalar, felaketler nedeniyle ölmüyoruz. Gereken çağdaş önlemler alınmadığı, iş, yapı ve afet güvenliği ihmal edildiği, düzenli, periyodik denetimler yapılmadığı ve hukuk üstün olarak hata yapanları cezalandırmadığı, sorumlulardan hesap sorulmadığı için canlarımızı kaybediyoruz.

Bu ülkede iyi ve güzel yaşamak için de hayatta kalmak için de başımıza kaza ve felaket gelmemesi için de aynı şeye ihtiyacımız var. Akıl ve bilimin yol göstericiliğinde, adaleti üstün tutarak, en iyi yöntemleri hayata geçirmek, her zaman uygulamak.’

Bu konuyu gelecek yazımızda da işleyeceğiz.
Osman Özbaş

YORUM YAP