
Bir önceki yazımızda son günlerdeki orman yangınlarıyla ilgili bir yazı yazmıştık, orada sahadan aldığımız bilgileri verirken şunu yazdık:
‘’Sahadan uzmanlardan aldığım bilgileri de derleyerek, pek çok yangına, anız yakımı ve kaynak makinelerinden çıkan kıvılcımların sebep olduğunu söyleyebilirim. Emniyet tek-tek bunları bulur nasıl çıkarır bilmiyorum ama tevatürü aşan şekilde, isterseniz saha-orman işletmelerinde çalışanların gözlemlerine başvurarak araştırın. Bana söylenilenler vatandaşımızın duyarsız, iş güvenliğinden habersiz, dangul-dungul iş yapmasından kaynaklandığı şeklinde; ha bir de çiftçi trafoları var, eskimiş birçoğu, buradan da kıvılcımların yangına sebep olduğu söyleniyor.’’
Demiştim…
Ben bu yazıyı yazdıktan sonra İçişleri bakanı Ali Yerlikaya’nın ‘26 Haziran-04 Temmuz 2025 tarihleri arasında 12 ilimizde meydana gelen 65 orman yangınıyla ilgili olarak; 44 şüpheli şahıs gözaltına alındı. Bunların 10’u tutuklandı; 6’sı hakkında adli kontrol kararı uygulandı. 13 şüpheli şahsın ifadelerine başvuruldu, 15 şüphelinin ise adli işlemleri devam ediyor.’ İfadesi kamuoyuyla paylaşıldı. Açıklamada ‘D.A. isimli şahsın arı kovanlarını temizlemek maksadıyla yaktığı ateşin ormanlık alana sıçraması neticesinde yangın çıktığı belirlendi. 1 şahıs tutuklandı… M.N. isimli şahsın kullanmış olduğu kaynak makinasından çıkan kıvılcımların ormanlık alana sıçraması sonucu yangın çıktığı anlaşıldı… Balıkesir- Bigadiç Çamköy Mahallesinde; 26 Haziran’da başlayıp aynı gün söndürülen orman yangının; tarlada başlayan yangının ormanlık alana sıçraması neticesinde meydana geldiği belirlendi…Balıkesir- Altıeylül Gökçeören Mahallesinde; 1 Temmuz’da başlayıp aynı gün söndürülen orman yangının; biçerdöver makinasından çıkan kıvılcımların ormanlık alana sıçraması sonucu başladığı belirlendi…Bursa-Mustafa Kemalpaşa Alacaat Mahallesinde; 1 Temmuz’da başlayıp 2 Temmuz’da söndürülen orman yangını kapsamında; orman kesim faaliyeti yapan 9 şüpheli gözaltına alındı…İzmir-Buca Zafer Mahallesinde; 3 Temmuz’da başlayıp aynı gün söndürülen yangının; kaynak makinesi ile çalışma yapıldığı esnada oluşan kıvılcımlar sebebiyle çıktığı belirlendi…Uşak-Eşme Balabancı Köyünde; 3 Temmuz’da başlayıp aynı gün söndürülen yangının; tarlada balya makinesi ile çalışma yapıldığı esnada çıkan kıvılcımlar nedeniyle meydana geldiği…
Kahramanmaraş-Pazarcık Karabıyık Mahallesinde; 3 Temmuz’da başlayıp aynı gün söndürülen yangının; piknik ateşinden çıkan kıvılcımların ormanlık alana sıçraması nedeniyle…
Mersin – Mut Hisarköy Mahallesinde; 3 Temmuz’da başlayıp aynı gün söndürülen yangın; elektrik direğinden çıktığı değerlendirilmiş olup…
İstanbul – Silivri Çanta Balan Mahallesinde; 3 Temmuz’da başlayıp aynı gün söndürülen yangının; kaynak makinesi ile çalışma yapıldığı esnada çıkan kıvılcımlar sebebiyle çıktığı..’’
Açıklaması yer aldı. Demek neymiş burada da iş güvenliği daha doğrusu güvensizliğinin rolü var. Kaynak makinesi kullanımının da, elektrik trafo ve iletim hatlarının da, ağaç kesme metodunda da iş güvenliği dikkate almadan, cahilce işler yaparsan sonuç bu olur! –Diğer şartları hariçte tutarak bunları yazıyoruz, kuru ot, rüzgâr filan gibi…’
Bu cahillik sadece yangına sebep olanların basit güvenlik önlemleri almayı düşünmemelerinden değil, iş yapma şekillerindeki lakaytlıktan da kaynaklanıyor olmasının rolü var.
Ama şimdi kırsal alandaki bu başıboşluka başka bir örnek vereceğim:
‘Traktör kazaları!’
Manisa Valiliği bölgedeki traktör kazaları hakkında 19 Haziran 2025 günü bir basın açıklaması yaptı,
Manisa’da 2019-2024 yılları arasında meydana gelen traktör kazalarında 167 vatandaş hayatını kaybederken, 1.106 kişi ise yaralandı.’ Deniyor…
Dehşet bir sayı bu, bu rakamın büyüklüğünü nasıl anlatabilirim, bir-iki değil 5 yılda 167 kişi traktör kazalarında vefat ediyor.
Peki bu sonuçta, hadi traktör sürücülerinin ihtiyatsızlığını kaydedelim ama trafikte far lamba kontrolünü pek aşmayan denetimlerin yeterli olmadığını da düşünebiliriz bence;
Konu daha geniş çerçevede çiftçinin aslında kaderine terk edilmiş olduğunun bir göstergesidir ama şu ölümler bile gösteriyor ki, Devrilmelere karşı ROPS demiri (devrilme koruma sistemi) ve kabin kullanılmasına bile pek dikkat edilmemiş!
Bu konuda ‘keşke köylerde iş güvenliği hizmetleri topluca verilse’ deseniz de boş;
Çünkü sosyal hizmet gelişimlerini üst düzeye taşıyacak organizasyonel ilerleme olmadan, ne bileyim kooperatif olmadan veya belli büyüklükte tarımsal işletme ya da koordinatör ajans veya ekonomik dayanışma teşekkülleri olmadan, -çünkü kurumsala dönüşünce kontrol süreçleri ve verimlilik öne çıkıyor,-
Ya da köy-kasaba yerleşimlerinden başlayan ‘yerel kalkınma-eğitim’ üzerine ciddi kafa yormadan; ‘saldım çayıra!’ mantığıyla insanların bilgi-bilinç düzeylerini sulandırarak iş yaparsanız, sonuç böyle olur!
Neymiş, ‘bu kazalar kadermiş.’
Kaderi böyle anlaya-anlaya haybeye ölüyor insanlar…
Kısaca söylemek istediğim şu, kaza ölümlerinde ülkemizde sayı çok yüksek; siyanür çamurlarının altında kalan maden kazalarını mı ararsın, kömür ocaklarındaki çöküntü mü; elektrik kablolarının su birikintilerindeki kaçaklardan insanların açık-alanda ölümlerine yanarsın; demem o ki basit yahu basit kontrol süreçlerini iyi okuyamazsan, beceremezsen, olmuyor işte;
Bunun bir nedeni iş güvenlik tedbirlerindeki eksiklikler. Elbette bu konu yalnızca bireysel bir sebebe bağlanamaz;
Bakın Avustralya’ da, Almanya’da daha ilkokul düzeyinde iş güvenliğinin temel eğitimlerini veriyor ülkeler;
Biz ise sanki toplum olarak boşvermişliğin içine mi dalıyoruz nedir?
Yazık değil mi, günah değil mi, insan üzülmez mi, bir canın doğup büyümesi, yetişip gelişmesi, hayat deneyimi ve üretimi, sağlığı enerjisi kutsaldır; böyle pisi-pisine ölümlerin yalnızca kişisel değil, kurumsal yaklaşımlarda da kusurlu olmadıklarını söyleyebilir misiniz?..
İnsanın kader anlayışı bir yana kurumsal bir kadercilik mi var yoksa?
-Havuz kazalarına girmeyeceğiz artık, bu konuda akım kesme rölevelerinin takılı bile olsa arızalanabildiğini ve iki yılda bir değiştirilmelerinin önemini vurgulayıp geçelim.-
Osman Özbaş