
Çok eski dönemlerden beri sahte belgeler düzenlenmekte idi, ancak sahte belge üretimi günümüzde bireysel olmaktan çıkmış ve kitlesel hale dönüşmüştür. Artık çeteler organize halinde çalışmaktadırlar ki bunların tek başlarına yapabileceği bir iş değildir. Arkalarında büyük makam sahipleri ve mafya elemanları vardır. Sahte diploma olayında artık yüzlerce sayıdan bahsedilmektedir. Geçmişte bir milletvekilinin lise diploması da sahte çıkmıştı, o eski Milletvekili buna rağmen şu anda Bakan Yardımcısı, bir bankanın Yöneticisi, emekli milletvekili, danışman maaşları almaktadır, ortaokul mezunu kapıcı olamıyor ama dört yerden ballı maaş alabiliyor.
Sahtekarlık sadece belgelerde değil her alanda yapılmaktadır, tapu hatta mahkemelerde bile dublör kullanılmaktadır. Şahit olduğum bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum, bir arkadaşımın bürosunda bir bayan eleman çalışıyordu, görünüşte tam bir hanımefendi idi, çalışkandı, bizlere çok hürmet ederdi. Öğle yemek zamanı bir erkek iş yerine gelir ve kendisinin bu bayanın eşi tanıtır, yemeğe çıkarlar, büro sahibi arkadaşım da bazen onları yemeğe götürüyordu.
Bir sabah bayan eleman yüzü- gözü morarmış halde işyerine gelir, kendisini kocasının dövdüğünü beyan edince işveren ile karakola giderler, şikayet dilekçesi verirler, polis tarafından darp raporu alarak savcılıkta şikayetçi olur, bayan eleman iş yeri sahibini de şahit gösterir. İş yeri sahibi mahkeme salonuna girence sanık kişiye bir bakar ki iş yerine gelen kocası zannettiği kişi başkadır, mahkemede bulunan eşi olan şahıs başkadır, meğer kendisini bayanın eşi olan tanıtan kişi bayanın dostu imiş, arkadaşım durumu anlayınca şahitlikten çekilir ve bayanın işine son verir, bayan eleman hem dayak yediği eşinden ve hem de işinden olur.
Yönetici olarak görev yaptığım okullarda kendisini veli olarak tanıtan kişilerden kimlik isterdim, bilgisayar ve dosyasından kontrol ettikten sonra işlem yapardım, birkaç defa öğrencinin babası olduğunu söyleyen kişilerin öğrencinin annesinin erkek arkadaşı olduğunu tespit etmiş ve işlem yapmamıştım hatta iki kocası olan kadın personel ile karşılaşmıştım.
Dolandırıcılar, sahtekarlar, hırsızlar çok üstün yetenekli kişilerdir, ikna kabiliyetleri müthiştir, tatlı dilli ve güler yüzlü olurlar, temiz giyinirler, çevresine kendilerini kabul ettirirler, dolandırıcılık bazen irsidir, aileden miras kalır veya çevresinden öğrenir. Yazımı bir fıkra ile bitirmek istiyorum: Azılı bir yankesici Beyoğlu’nda tramvaya biner, çarpacak bir saf vatandaş ararken önde bulunan bir bayanın çantasının açık olduğunu görünce sessizce yaklaşır, çantasından cüzdanını alarak ilk durakta iner. Cebini yoklarken hem çaldığı cüzdanının ve hem de kendi cüzdanının cebinde olmadığını fark eder, bir piyasa taksisi ile tramvayın arkasından giderek ilk durakta tramvaya tekrar biner, bayanı aşağıya indirir: ” Bunca yıldan beri yankesicilik yaptım ilk defa çarpıldım, siz benden daha tecrübeli imişsiniz, gelin evlenelim, yeteneklerimizi birleştirelim.” der.
İki yankesici evlenirler, bir yıl sonra bir çocukları dünyaya gelir, bebeğin sağ eli yumruk halindedir, bir türlü açılmaz, doktor ameliyatla açar ki bir de ne görsünler bebek doğum esnasında ebesinin elindeki altın yüzüğü çalmış, sağ avucuna saklamıştır. Çocuk hem annesinin ve hem de babasının mesleğini doğuştan kazanmıştır.
