DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

BİTMEYEN KAVGA

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
BİTMEYEN KAVGA

Son günlerin önemli tartışmalarından biri, Büyükada İskelesinin üst katının, 2018 yılında AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkiye Gençlik Vakfına (TÜGVA) çok ucuz bir fiyata kiralanması, Belediye Başkanlığı seçimlerde el değiştirip CHP’ye geçince; yeni Yönetimin, adı geçen Vakfı, sözleşmeye aykırı davrandığı için buradan çıkartmak istemesi ve bu amaçla yetkili merciler nezdinde yasal yollara başvurmasıdır.

Biz burada, bunun hukuki ve siyasi tartışmasına girecek değiliz. Çünkü bu bilinen bir konudur ve  devlet olanakları uzun yıllardır siyasi iktidara yakın vakıf ve cemiyetlere peşkeş çekilmek suretiyle bu tür kuruluşlar, özellikle Milli Eğitim Sistemimizin içine sokulmuş ve âdeta onun uzantısı hâline getirilmişlerdir.

Amaç, Anayasa’mızın 42/3. maddesinde yer alan, “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, … yapılır.” hükmünü uygulamamak, dahası bunu tersine çevirerek dinin egemenliğini kabul eden, yaşamın her alanında neden – sonuç ilişkisini sorgulamayan nesiller yetiştirmektir.

Bu konuya, ‘Format Haber Sitesi’nde yayımlanan, 06/01/2021 tarihli ‘Bir Ensar Hikâyesi’, 21/01/2021 günlü ‘Önce Eğitim’ ve 21/04/2021 tarihli ‘Andımız’ başlıklı yazılarımızda da değinerek; geleceğimizi olumsuz etkileyen bu duruma sadece siyasi partiler ve öğrenci velilerinin değil, tüm vatandaşların duyarlılık göstererek karşı çıkmaları gerektiğini belirtmiştik.

Milli Eğitim Bakanlığı, gerçekleştirdiği yönetmelik değişiklikleri yanında, çeşitli genel müdürlük ve il milli eğitim müdürlüklerinin dini vakıf ve cemiyetlerle yaptığı protokollerle, dini yanı ağır basan ve ondan referans alan eğitimi, okullarımızda işlevsel kılma yolunda oldukça mesafe almıştır. Siyasi iktidar bunlarla yetinmemiş; büyük meblağlara ulaşan ayni yardımlar yanında, önemli miktarda kamu malını da dini vakıf ve cemiyetlerin kullanımına vermiştir.

Burada bizim anlayamadığımız konu şudur: Sivil toplum kuruluşlarının amacı, devletin yetişemediği, hizmet eksikliği olan alanlarda ona yardımcı olmaktır. Bunu da devletten yardım alarak değil, tersine devlete yardım ederek yapmaları gerektiğidir. Bizim Devletimiz bu kadar beceriksiz midir ki, bir milyonu aşkın öğretmeni ve toplamda üç milyon beş yüz bin civarında kamu görevlisi olduğu hâlde; okullarında eğitim verememekte, yardım dağıtamamakta ve mallarını idare edememektedir!!! Bunu kabul etmemiz olanaksızdır.

Bunun nedeni, Osmanlılarda kurulan birçok vakfın, gerçekte hayır amacıyla değil, her şeyin padişaha ait olduğu devletten mal kaçırmak için kullanılmış olmasıdır.(1) Bu geleneğin, şekil değiştirerek her şeyi devletten beklemek anlamında, günümüzde kurulan vakıflarda da devam ettiğini düşünüyoruz. Bu yazdıklarımızdan, vakıflara karşı olduğumuz sonucu çıkarılmamalıdır. Bizim düşüncemiz, vakıfların güçlerini devletten almaları değil, tersine olanaklarını devletin yetişemediği alanlara yönlendirerek, devlete yardımcı olmaları ve sosyal devlet anlayışının gerçekleşmesine katkıda bulunmalarıdır.

*           *          *

Yukarıda, eğitimin dini vakıf ve cemiyetlere bırakılmasına herkesin karşı çıkması gerektiğini belirtmiştik.

Biz bu konuda üzerimize düşenleri naçizane yapanlardanız. Şahsımız, bazı arkadaşlarımız ve yakınlarımızla birlikte Andımız, Sosyal Etkinlikler, Kurum Açma Kapatma ve Ad Verme, Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar ile Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetleri ile ilgili düzenlemeler yanında, Milli Eğitim Bakanlığının Ensar Vakfı, Birlik Vakfı, TÜGVA ve İlim Yayma Cemiyeti ile yaptığı protokollerin iptalleri için birçok dava açmış bulunmaktayız. Tekrar ediyorum, bu konuda muhalefet partilerine, öğrenci velilerimize ve tüm vatandaşlarımıza görev düşmektedir. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığının çeşitli dini vakıf ve cemiyetlerle yaptığı, ancak kamuoyuna açıklamayıp sakladığı yüzlerce protokol olduğunu düşünüyoruz.

*           *          *

Peki, dine ağırlık veren ve eğitim çağındaki çocuklarımıza/gençlerimize yönelen bu anlayışın toplumsal yaşamımızdaki kökenleri ne? Başka bir söyleyişle, nasıl bir düşünce yapısının uzantısı!!!

Bizde bu konu maalesef, İmam Gazali’nin İslam’da içtihat kapısını kapamasıyla yaklaşık bin yıldır tartışılmaktadır. İmam Gazali, aklı değil, nakli esas almış; ümmeti sorgulayan, hesap soran bir topluluk olarak değil, itaat eden, tabi bir kitle olarak tanımlamış; dinin çağa uydurulmasının, akla ve bilime göre yorumlanmasının önünü kesmiş; Farabi ve İbni Sina gibi büyük alimleri kafirlikle suçlamıştır. İmam Gazali’ye, “İnsan aklı da Allah vergisi bir yetenektir ve bu nedenle akla uygun olan, nakle aykırı olamaz.” diyerek karşı çıkan  Endülüslü İbni Rüşt gibi bilim adamlarının görüşleri, batıda benimsenerek Rönesansın, bir diğer söylemle aydınlanmanın başlamasına ve gelişmesine kaynak oluştururken; İslam dünyasında teslimiyeti savunan sultan, halife, şeyh gibi iktidar sahiplerinin etkisiyle maalesef dışlanmış; özetleyecek olursak İmam Gazali’nin gelişime kapalı  ve tutucu olan görüşleri kabul edilmiştir.(2)

Ülkemizde bugün devam eden kavga, gerçekte budur. Mustafa Kemal kurduğu Cumhuriyetle, İmam Gazali’nin bu anlayışını değiştirmiştir: “Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir; fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır.” diyerek, aklı ve bilimi rehber almamızı istemiştir.

Bu arada unutmayalım; laiklik bizim vazgeçilmezimizdir. Ülkemizde her inançtan insanın birlikte, güven içerisinde, mutlu ve huzurlu yaşayabilmesi için mutlaka laiklik ilkesine ihtiyaç vardır.

Sözün özü: Çağdaş dünyada yerimizi almak ve uygar bir toplum yapısı oluşturmak  istiyorsak, aklın ve bilimin yol göstericiliğini öncelemek suretiyle boyun eğen ve bağımlı değil, sorgulayıcı ve araştırıcı nesiller yetiştirmeliyiz. Sürdürülen kavgadan yengi ile çıkmanın yolu budur.

(1) Prof. Dr. Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, Cilt-2, 2. Basım 1979 (Ekim), s. 314 ve devamı.

(2) Öner Yağcı, Bin yıllık kavga, Cumhuriyet, 26 Eylül 2020.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/oner-yagci/bin-yillik-kavga-1768910

———-+———-

Güzel Sözler

Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır. Mustafa Kemal Atatürk

İyilik, insanlık sanatıdır. Nizâmî-i Gencevî (Genceli Nizami)

Eğitim görmüş bir kimsede, ilk göze çarpan şey kafasının metotlu çalışmasıdır. Calvin Coleridge

İnsanların zekâsını alınız, geriye hiçbir şey kalmaz. William Hamilton

YORUM YAP