DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

KIRMIZI PAZARTESİ-9 (ÖZEL YARAR MI KAMU YARARI MI?)

Yayınlanma Tarihi : Google News
KIRMIZI PAZARTESİ-9 (ÖZEL YARAR MI KAMU YARARI MI?)

15 Nisan 2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 1. maddesinde amaç, “… organize sanayi bölgelerinin kuruluş, yapım ve işletilmesi esaslarını düzenlemek” olarak belirtilmiştir. Belirlenen bu kapsama; organize sanayi bölgelerinin kurumsallaşması, kamulaştırılması ve planlanması kavramlarını da sokabiliriz.

Bu Kanun’un ‘Tanımlar ve kısaltmalar’ başlıklı 3. maddesinin (h) bendinde, ‘Organize Sanayi Bölgesi OSB)’, “Sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla, sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli ortak kullanım alanları, hizmet ve destek alanları ve teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve bu Kanun hükümlerine göre kurulan, planlanan ve işletilen, kaynak kullanımında verimliliği hedefleyen mal ve hizmet üretim bölgelerini” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Peki çok boyutlu ve makro ölçekli bir yatırım kararı olarak nitelendirilebilecek OSB’ler kurulurken veya mevcutları genişletilirken;

Yer seçimi kararlarının hassasiyetle verilmesi,

OSB alanlarının uygun görülen yerlerde yapılanması,

Bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi,

Ülke ve bölgenin gelişimine yön verecek kullanım kararlarının alınması,

Çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarının önlenmesi,

Beraberinde nüfus artışı, konut, sosyal ve teknik alt yapı alanları vb. gerektireceğinden bunların planlanarak kentleşmenin yönlendirilmesi,

Doğal ve tarımsal alanlar üzerinde yaratacağı baskının planlanması,

Gibi ilgili Kanun’un aradığı, gerekirse daha da çoğaltabileceğimiz hususlar dikkate alınmakta mıdır?

Tabii ki alınmamaktadır.

OSB kararları genellikle yatırımcı firmaların talepleri ve sanayi sektörü öncelikleri doğrultusunda şekillenmekte; teknik incelemeler bu yönlendirmelere uygun olarak yapılmakta;  kentin demografik, ekonomik ve mekânsal yapısı üzerinde yaratacağı etkiler ise çoğu zaman göz ardı edilmektedir.

Ayrıca, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na göre, büyükova koruma alanı kapsamında kalan arazilerin zorunluluk olmadıkça tarım dışına çıkarılmaması gerektiğine ilişkin hükümlere de uyulmamaktadır.

Özetle; Ülkemizde başka örnekleri olduğu gibi Manisa merkezde, kentin tarımsal kimliği ve girdileri ile çelişen, sınırlı doğal kaynakları tehdit eden, kısa erimli (vadeli) ekonomik ve siyasi yarar hesaplarına odaklanan, yığılmayı artıran ve devamlı büyüyen sanayi; uzun vadede kentimize büyük zararlar verecek, esasen çok sayıda sorunu olan kentimizi daha da yaşanmaz hale getirecektir.

*          *          *

Bazı okurlarım, ‘Kırmızı Pazartesi-8 (Vicdan Varsa Umut da Vardır)’(1) başlıklı yazımda sözünü ettiğim, Yunusemre ilçesi Gürle Mahallesinde 1.567.683,89 m² yüzölçümlü, mera vasfının değiştirilmesinden sonra Maliye Hazinesi adına kaydedilen taşınmazın 11.741.952,34 TL; yine aynı yerde, Maliye Hazinesine ait 2.044,46 m² yüzölçümlü başka bir taşınmazın da, 15.313,01 TL bedelle Manisa Organize Sanayi Bölgesine devredilmesine ilişkin olarak; talebin çok olduğu Manisa gibi illerde ilgili mevzuatın değiştirilerek bundan böyle Hazine taşınmazlarının emlak vergisi değerleri üzerinden değil, rayiç bedelleri üzerinden devredilmesi için kanun değişikliği yapılması konusundaki yazıma herhangi bir cevap gelip gelmediğini soruyorlar?

Ben bu yazımı Manisa’nın 10 milletvekiline özel olarak gönderdim. Ancak bana herhangi bir dönüşleri olmadı. Keza ilgililer de cevap vermediler. Aslında benim görüşüme katılmaları gerekmiyor. Hassasiyet gösterip, kanunun değişmemesi gerektiği ve nedenleri konusunda aksi yönde de cevap verebilirlerdi. Vermediler. Hâlâ da verebilirler…

*          *          *

Aklıma, modern iktisadın kurucusu ve kapitalizmin babası sayılan Adam Smith’in çok tanınan, ‘Milletlerin Zenginliği’ isimli, 1776 yılında yayımlanan kitabı geldi. Adam Smith bu kitabında, üretici ve tüketicilerden bahsederken, bunların dışında kalanların yatırımlardan olumsuz etkilenmemesi, bu kişilerin çıkarlarının korunması, dolayısıyla bu yönde düzenlemeler yapılması gerektiğini söylüyor.

Buna, başta BYD’nin kuracağı elektrikli otomotiv fabrikası olmak üzere Manisa’ya yapılacak yatırımlar açısından bakarsak; oluşacak çevre kirliliği, nüfus artışı, konut ihtiyacı, trafik, sosyal ve alt yapı gibi sorunların dikkate alındığını söyleyebilir miyiz? Hayır, söyleyemeyiz. Çünkü, özel ya da siyasal yararlar, kamu yararının önüne geçiyor. Çok yazık!

İster kabul edin ister etmeyin! Ülkemizde uygulanan kapitalizm, çevre yönünden 18 ve 19. yüzyıl anlayışının bile gerisinde!

Devlet gücünü ve olanaklarını elinde bulunduran yönetimler, kamucu bir anlayışa sahip olmadıkları ve toplumumuzun da bu yönde bir talebi olmadığı sürece; anlatmaya çalıştığım olumsuzluklardan kaynaklanan sorunlar artarak devam edecektir diye düşünüyorum.

Sözün özü: Lütfen hassasiyet… Gelin, bu kadim şehri yok etmeyelim… Başka Manisa yok…

(1) https://www.formathaber.com/kirmizi-pazartesi-8-vicdan-varsa-umut-da-vardir-35232/

———-+———-

Güzel Sözler

İdare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamazlar. Mustafa Kemal Atatürk

Önemli biri olmanın bedeli, sorumluluktur. Winston Churchill

Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Moliere

Toprak, insanlığın annesidir; ona saygı göstermeliyiz. Leonardo da Vinci

YORUM YAP

Şuanda Recai Yıldız adlı kişinin yorumuna cevap yazıyorsunuz. Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Recai Yıldız 4 Kasım 2025 / 20:43 Yanıtla

Sayın Üyem, burada anlatılan plân-program, çevre ve önlem gibi kavramlara o kadar uzaklarki, varsa yoksa; aları plan rant ekonomisi bunlarınki.
Emeğinize, yüreğinize sağlık dileklerimle selamlar