Trump, Amerikan Başkanlık seçimlerindeki rakibi Biden’ ı Çin ile ilişkilerde ‘zayıf’ bir tutum aldığı için ya da Amerikan Ulusal Güvenliği açısından Çin’e bakışında risk olduğunu iddia ederek eleştiriyor.
Bu nedenle Biden’e zaman zaman ‘Beijing’ diye siyaseten saldırıyor.
Beijing, Çin başkenti Pekin’in tarih boyunca kullanılan diğer adı; bu etiket şimdi Amerikan Başkanlık seçimi sürecinde çok konuşulur oldu, Trump, rakibini ‘’Çin’e karşı yumuşak olmakla” suçluyor.
Konu ilk başta Trump’ ın koronavirüs salgınıyla ilgili olarak Çin’in karşı “bir şeyleri gizlediğine’ dönük kuşkuları dillendirmesiyle başladı. Ancak Trump’ ın Çin’e karşı suçlamaları Amerikan siyasetinde zaman zaman soğuk savaş yıllarını hatırlatan aykırı çığırtkanlığa dönüşebiliyor; bunun adı ‘Sarı Tehlike’ olarak konuluyor!
Tump’ ın seçim stratejisinin merkezine taşıdığı bu kuşkular ve rakibini siyaseten köşeye sıkıştırma taktiği ne kadar işe yarar bilinmez…
Ancak burada başka bir sorun var; o da siyasi alanda kalması gereken tartışmaların Amerika’ da ırkçı bir söyleme dönüşme riski.
Yani soru şu: Çin’e dönük “sarı tehlike” söylemi, Amerika’ da Asya’lılara karşı şiddet eylemlerini tetikleyebilir mi; yani Asya karşıtı nefret algısı artabilir mi sorusu. (Anti-Asian hate)
‘Anti-Asian hate’ adı verilen ve pandemi sürecinde bu bakış açısına örnek gösterilebilecek bir olay 7 mart’ta yaşandı. New York’ taki Costco’ da alışveriş yapan Eddie Song ve karısı’ na karşı bir adam onlara ‘Asyalıların COVİD-19’a neden olduğunu ve Song’ un alışveriş yapmayı hak etmediğini söyledi!
Bu söylem ile ilgili kamu ilişkilerinden uzmanlar ve medya çevreleri ‘Anti-Asian hate’ ile algının yakından takip edilmesinin önemine işaret ediyorlar. ABD’deki etnik yapılara karşı böylesine neo-faşist bakış açısının Hükümeti tehlikeli bir soğuk savaş çizgisine sürükleyebileceği vurgulanıyor.