DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Salgın hastalıklar ekosistemin önemini bir kez daha ortaya çıkardı: ‘Biyolojik çeşitlilik yaşayan gezegenimizin nefesidir.’

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Salgın hastalıklar ekosistemin önemini bir kez daha ortaya çıkardı: ‘Biyolojik çeşitlilik yaşayan gezegenimizin nefesidir.’

22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak kutlanıyor. Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Dinçer Ayaz, 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Prof. Dr. Ayaz, “2020 yılı doğa ile olan bağımız açısından düşünce, fırsat ve çözüm yılıdır. Bu yıl, global olarak biyoçeşitlilik kaybını önlemede küresel ve güçlü bir irade, bir azim sergileyeceğimiz yıldır” dedi.

Biyolojik Çeşitlilik Günü’nün sloganı: “Çözümlerimiz doğadadır’

Birleşmiş Milletler biyoçeşitlilik olaylarının farkındalığını ve anlaşılmasını arttırmak amacıyla 22 Mayıs tarihini Dünya Biyoçeşitlilik Günü olarak ilan ettiğini ifade eden Prof. Dr. Ayaz, tüm teknolojik gelişmelere rağmen su, yiyecek, ilaç, giysi, yakıt, barınma ve enerji gibi temel yaşam konularında sağlıklı ve hayat dolu ekosistemlere bağımlı olduğumuzun unutmaması gerektiğini hatırlatarak şunları söyledi:

”Biyolojik çeşitlilik yaşayan gezegenimizin nefesidir. Tür sayısı ile sağlıklı bir gelecek doğru orantılıdır. Yok olan
her bir tür, doğal zincirde bir boşluğa sebep olarak, etkilendiği ve etkilediği diğer canlı türlerini de beraberinde yok olmaya sürükler. Kaybolan her tür ise ekolojik, genetik, etkileşimsel çeşitliliği ve faydayı hızla azaltır” diye konuştu.

Covid-19 pandemisi doğanın bir uyarısı

Covid-19 pandemisi ile mücadele doğanın bir uyarısı niteliğinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ayaz, “Kesilen her ağaç, yok edilen her orman, kirletilen her su kaynağı, çölleşen her alan, kutup buzullarından düşen her bir buz kütlesi birer doğa çığlığıdır. Çünkü insanın sebep olduğu bu olumsuz etkileşimler, türlerin yaşam alanlarını ellerinden alıp, habitatlarını parçalayarak onları kaybolmaya sürüklemektedir. Ve bu sürükleniş yaşanırken, temas içinde olduğumuz vahşi hayvanların taşıdıkları patojenler mutasyona uğrayarak insana sıçrayabilmiştir.

Etki seviyesi ile beraber sıklığı da artan, insanları, hayvanları ya da bitkileri enfekte eden, daha önce karşılaşmadığımız bu gibi ölümcül ya da kalıcı hasar yaratan hastalıkların durdurulması ve doğaya dinlenerek
yeniden ayağa kalkma fırsatı verilmesi için tüm insanlık olarak harekete geçmeliyiz. Uzun yıllardır devam eden, bir kısmı akademik bir kısmı da sosyal seviyelerde olan aktif çalışmaların alanlarını genişletmeliyiz. Ülke sınırlarının doğada bir karşılığı olmadığını, bir ormanın yok olmasının, insanlar başta olmak üzere, tüm dünya yaşamını direkt olarak etkilediğini bilmeli, hatırlamalı ve anlatmalıyız. Geçtiğimiz kış Avustralya’da başlayan, altı ay devam eden ve ormanların yüzde 21’ini yok eden yangın esnasında dünya yüzeyine yayılan duman, kirlenen hava, yangında yok olan on binlerce canlı, iklim değişikliğinin, doğa tahribatının sonuçlarını bize hatırlatan yakın bir örnek olarak hafızamızda kalmalıdır” diye konuştu.

‘Çözümlerimiz Doğadadır’

Dünya Biyoçeşitlilik Günü için her sene yeni bir tema belirlendiğini söyleyen Prof. Dr. Ayaz, “Bu senenin teması ‘Çözümlerimiz Doğadadır’ olmuştur. Bu tema yaşam için, dünyanın soluğu için bir gelecek inşa ederken umutlu, dayanışma içinde ve doğa ile uyumlu olarak hareket etmemizin gerekliliğini vurgulamaktadır. 2020, doğa ile olan bağımız açısından düşünce, fırsat ve çözüm yılıdır. Bu yıl, global olarak biyoçeşitlilik kaybını önlemede küresel ve güçlü bir irade, bir azim sergileyeceğimiz yıldır. Doğayı, kendi yaşam alanlarımızı, vahşi yaşamla olan etkileşimlerimizi, kaynak kullanım şekillerimizi daha iyi inşa edeceğimiz ve grafiklerde hızla tırmanan tür kaybı eğrisini tüm gücümüzle bükeceğimiz yıldır.” dedi.

YORUM YAP