Sağlık alanında modern tıp uygulamaları yanında kişiye özel ve tamamlayıcı tedaviler üzerine yeni bir bakış açısı gelişiyor; Fonksiyonel Tıp adı verilen bu terim literatürde yeni bir kavram olsa da aslında İbn-i Sina’ da örneklerini gördüğümüz yüzyıllar öncesine dayanan bir hekimlik tekniğine sahip. Örneğin sağlıklı olmak fiziksel ve ruhsal bir bütün olarak görülüyor. Bu nedenle her kişi için hastalığın ortaya çıkış sebebini dikkatlice aramak ve hastaya özel bir tedavi planı uygulamak gerekiyor. Ancak bu yöntem bir ‘alternatif tıp’ değil, karıştırılmamalı.
Günümüzde tıp bilimi çok hızlı ilerliyor ve her geçen yıl ulaşılan bilgi seviyesi bir önceki yıla göre katlanarak artıyor. Buna rağmen yoğun tempoda akan şehir hayatı ve giderek bozulan beslenme alışkanlıklarımızın etkisiyle kronik hastalıklarda önemli ölçüde artış gözlemleniyor. Hayat uzuyor fakat herkes hasta bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Bu noktada devreye giren fonksiyonel tıp yeni bir açılım getiriyor.
Fonksiyonel Tıp nedir dendiğinde bir cümlede geleceğin kişiye özel ve bütünsel bir tıp yaklaşımıdır diyebiliriz. Özünde hastalıkları bütüncül olarak değerlendirmekle ilgili, hastalıklara farklı bir yaklaşım şeklidir. Vücudumuzun olağanüstü bir iyileşme, dengeyi koruma ve savunma mekanizmaları mevcuttur. Günümüz tıp anlayışında hastalığın teşhisi ve bu teşhiste kullanılacak ilaçlar ile eşleştirme refleksi ile davranıldığından vücuttaki bu olağanüstü potansiyeli göz ardı ettiğimizi söyleyebiliriz. Hastadaki örneğin eklem ağrısı, kolesterol yüksekliği gibi bir durumu herhangi bir branşın, bir sistemin hastalığı değil de tüm vücudun sistematik bir rahatsızlığı olarak değerlendiren ve hasta kişinin özellikle beslenme şekli ve barsak sağlığını düzenleyerek fonksiyonlarını iyileştirmeyi amaçlayan bir yaklaşım metodudur. Koruyucu, önleyici ve kişiye özeldir.
Beslenme, egzersiz, uyku ve stres yönetimi gibi kişiyi hasta edici ya da mevcut hastalığının daha da ağırlaşmasına neden olan durumları ele alır. Fonksiyonel Tıp hekimi kişide hastalığa isim koyup ona ilaç yazmak değil, kişinin neden bu duruma geldiğini araştırarak kök nedeni bulmayı hedefler.
FONKSİYONEL TIP UZMANI NE İLE UĞRAŞIR, NASIL ÇALIŞIR?
Fonksiyonel Tıp’ta hastalığa değil sağlığa odaklı yaklaşımda bulunuruz. Her bireye özel tedavi sunar. Esas olan kişinin bütünüdür. Sadece bir organ veya sisteme değil tüm organizmaya bütüncül bir bakış açısı sağlamaya çalışırız. Fonksiyonel Tıp vücudumuzun fizyolojik sistemlerinin nasıl birbirleriyle ilişkili olduğunu ve bu sistemlerin fonksiyonlarının nasıl hem çevresel etkiler ve yaşam tarzı hem de genetik etkenlerden etkilendiğini gösteren pratik bir klinik çerçeve sunar. Fonksiyonel Tıp hekimi ise bu bakış açısıyla topladığı detaylı bilgiler ile genetik, çevresel (mikroplar, alerjenler, çevresel toksinler) ve yaşam tarzına bağlı (Beslenme, Stres, Uyku, Sosyal ilişkiler, Fiziksel aktivite gibi)faktörlerin kişinin sağlığına etkilerini ve o kişi için kronik hastalıkları nasıl tetikleyebildiğini değerlendirir. Bütün bu analizlerin sonunda kişi için uzun vadeli olarak sağlığın korunabileceği bir tedavi – beslenme planı aslında bir yaşam tarzı değişikliği programı oluşturulur.Pek çok genetik hastalığın ortaya çıkmasında hayat tarzınız esas faktördür. “Genetik sadece silahı doldurur, tetiği çeken Hayat Tarzınızdır.”Fonksiyonel Tıp ile elde edilen sonuçlar, hem sağlıklı yaşam için hem de önemli hastalıkların tedavisi için şaşırtıcı ve umut vericidir.
FONKSİYONEL TIP İÇİN BİR ALTERNATİF TIP TEKNİĞİDİR DİYEBİLİR MİYİZ?
Fonksiyonel Tıp akupunktur ya da hipnoz gibi kendi başına bağımsız ya da alternatif bir bilgi bütünü değildir, bilimsel temellere oturur. Fonksiyonel tıp alternatif tıp demek değildir. Fonksiyonel Tıp yaklaşımımızda, hastalığın altında yatan kök nedenleri araştırılırken Tıp Fakültesinde modern tıp eğitiminde aldığımız bilgiler kullanılır. Vücudun doğal çalışma düzeninde oluşan eksiklikleri tamamlayarak sağlığımızın kalitesini yeniden kazanmamızı sağlayan, tıbbın tam da göbeğinde olan bir yöntemdir aslında. ABD’de özellikle son 10 yılda oldukça popüler hale gelmiştir.
GÜNÜMÜZ TIBBI İLE FONKSİYONEL TIP ARASINDAKİ TEMEL FARK NEDİR?
Günümüz tıbbında insan vücudunu organlara – sistemlere bölmüş durumdayız ve her bölümle farklı uzmanlar ilgilenir. Tıp alanında gerçekten çok büyük bir bilgi birikimi var ve elbette bunun tüm uçlarına herkesin hakim olması mümkün değildir ve tıpta uzmanlaşma gereklidir. Ben de Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıyım aynı zamanda. Aynı kişideki birden fazla rahatsızlar arasındaki ilişkiyi tespit etmek, bütün tabloyu görmek ve bu kişide vücudun neden kendini iyileştiremediğini, o kişinin vücudunda nelerin eksik ya da fazla olduğunu ki eksik olanlar arasında o kişinin stres yönetimi de yetersiz olabilir araştırıyoruz. Ancak bir kişide aynı anda insülin direnci, düşüncede yavaşlama, karaciğer yağlanması, uyku sorunları, cildinde egzama, tiroid bezinde nodüllervb bir arada olabilir. Bu kişinin vücudu neden kendini iyileştirme ve sağlığa yönelmeyi başaramıyor? Bunu tepeden bir bakışla bu kişide hangi hastalık var diye değil de sağlığının neresi yeterli çalışmıyor diye bakıyoruz.
Oysaki Fonksiyonel Tıp Herhangi bir hastalık için hastalar aynı semptom ve bulgularla başvursa da kök nedenleri farklı olabilir. Fonksiyonel tıp hekimi insan vücudunu bir bütün olarak değerlendirir, organ ve sistemlerin birbiri ile ilişkilerini dikkate alarak kişisel olarak hastalığın kökenine inmeye çalışır. Vücudunsağlıklı işleyişini bozan eksiklik ya da fazlalık tespit edilerek bunun düzeltilmesi ile hastalığın iyileşmesi, normal sağlığın geri kazanılması hedeflenir. Amaç bir teşhis koyup ilaç vermek değil, fonksiyonda düzelme elde etmektir. Bu amaçla yaptıklarımızı kişiye özel: 1. yaşam tarzı değişiklikleri, 2. beslenmenin düzenlenmesi ve besin desteklerinin kullanılması, 3. çevresel toksik yük yönetimi ve 4. stres yönetimi şeklinde özetleyebiliriz.
Klasik tıp hekimi ile Fonksiyonel Tıp hekimi arasındaki temel bir fark da hastaya ayırdığımız zamandır. Bir hastalığın pek çok sebebi olabilirken, bir fonksiyonel dengesizlik birden çok hastalığa neden olabilir. Tüm bu değerlendirmeler oldukça uzun zaman gerektirir.
FONKSİYONEL TIP HEKİMİNE BAŞVURANLAR KİMLERDİR?
Daha çok şeker hastalığı, insülin direnci, kolesterol yüksekliği, romatizmal yakınmaları olanlar, bel ağrıları gibi kronik bir hastalığı olanlar ile beyin sisi, uyku sorunları kilo verememe, alerjileri olanlar, gaz, şişkinlik yakınmaları olanlar, vücudunda birtakım olumsuzlukları hisseden fakat bir hastalığın varlığı teşhis edilememiş olanlar sıklıkla bize başvurmaktadır.
BESLENME VE BARSAKLAR ÜZERİNDE NEDEN BU KADAR ÇOK DURUYORSUNUZ?
Besinler ve beslenme, Fonksiyonel Tıbbın ana konusudur ve sağlıklı bir hayatın sürdürülmesinin merkezinde yer alır.
Beslenmeye dair yanlış alışkanlıklarımızın, ömür boyu süren hemen bütün sorunlarda karşımıza çıktığını artık biliyoruz. Beslenmedeki değişikliklerin hem fiziksel hem de ruhsal durumumuzu olumlu ya da olumsuz olarak etkilediğini hepimiz biliriz.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar bir insan bağırsağının kıvrımları da düzleştirilerek açıldığında 120m2 ile 400 m2’lik yani en azından bir tenis sahasından daha büyük bir alanı kapladığını ve bilinen sindirim işlevinden çok daha önemli görevleri olduğunu göstermiştir. Her gün gıdalar ile aldığımız- yediğimiz yararlı, yararsız hatta kimi zararlı onca gıda, bakteri vb küçük parçacıklara bölünerek bu yüzeyin üzerinden geçerek sona doğru ilerler ve dışkı olarak atılır. Bu bağırsak geçişi sırasında vücudumuz da ihtiyacı olan besin maddelerini ihtiyaç duyduğu miktarlarda seçerek bu yüzeyin ince deliklerinden alt tarafına geçirir yani vücuda geri emer ve kana verir, biz de böylece beslenmiş oluruz. Tıpkı bir ağacın topraktaki milyonlarca bileşenden ihtiyacı olan su ve mineralleri alması gibi. Yani bir bitki için toprak ne ise insan için de bağırsakları odur diyebiliriz
ENDÜSTRİYEL GIDALAR HASTALIKLARI ARTTIRIYOR MU SİZCE?
Bir yılda herkes kendi ağırlığı kadar katkı maddesi alıyor. Büyük küçük demeden hepimiz bu zararlı kimyasallara maruz kalıyoruz. Daha anne karnında iken başlıyor bu maruziyet. Daha ucuza mal ettiğimiz fakat besin olmaktan çıkan yiyeceklerin neden olduğu kronik hastalıklara yiyeceği elde ederken düşürdüğümüz maliyetin binlerce kat fazlasını ödüyoruz. Kaşıkla kazandığımızı kazanla geri vermekteyiz aslında. Daha çok, daha ucuz ve daha uzun süre dayanan ürün elde etmek için doğanın duyarsızca yağmalanması, tohumların genetiğinin değiştirilmesi, pek çok zehirli zirai ilaçların kullanılması, hayvancılıkta dışarıdan verilen hormonlar ve antibiyotikler insanoğluna kronik hastalıklar olarak geri dönmektedir.
Neredeyse her 2 erişkinden birinin ve her 4 çocuktan birinin kronik hastalıklarla uğraşmak zorunda kaldığı, reçetelerin %90’ından fazlasının kronik hastalıklar için yazıldığı bir çağdayız. Sağlık Bakanlığı ‘Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre 2018 yılı itibariyle, kişi başına ilaç tüketimi 29 kutu olmuştur.
Şöyle bir kendi çocukluğunuzu düşünün: mahallenizde ya da okulunuzda hiç otistik çocuk varmı idi? Şimdi her sokakta neredeyse her apartmanda var, çevrenizde şeker hastası, kanserli, romatizmalı tanıdığınız kaç kişi vardı. Ülkemizde son 3 yılda 8 milyon kişi kamudaki psikiyatri polikliniklerine başvurmuş, özel muayenehanelere gidenlerin sayısı bilinmiyor. 2018 yılında 38 milyon kutu antidepresan ilaç satılmış. Antidepresan özellikteki Seratonin maddesinin % 80’i vücudumuzda nerede üretiliyor dersiniz? Bağırsaklarda… Bağırsakları düzeltmeden depresyonun tedavi edilemeyeceği artık anlaşılmış durumda. Yani beslenme doğruysa belki de ilaca gerek olmayacaktır.
Ülkemizde ilk kez bir Fonksiyonel Tıp kongresi geçtiğimiz ay yapıldı. Pandemi sürecinde olmamız nedeniyle online olarak gerçekleştirilen kongrede Sağlık Bakanlığımızın da olumlu desteklerinin artacağını öğrenmekten ve meslektaşlarımın yoğun ilgisini görmekten mutlu olduğumu da eklemek isterim.
MazharEserdağ
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Talatpaşa Bulvarı No: 42/4 Alsancak/İzmir