DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

SAĞLIKTA ÖLÜM TAŞERONLARI

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News

ANAP zihniyetinin devamı olarak halka sunulan AKP’nin Atatürk çizgisinden, yani yarı devlet, yarı özel sektörcü ekonomik modelinden hızla uzaklaşarak, Amerikancı, kapitalist ekonomiye tam olarak geçişi artık gerçekleşti.

Bin yılın dahisi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün halkına bıraktığı 48 dev fabrika talan edildi, yabancı ve yerli özel sektöre satıldı ve hatta hibe edildi.

Böylece sosyal sorunların, işsizliğin, fakirliğin, açlığın ve bunlara bağlı intiharların da önü açılmış oldu.

Türk Lirası dövize karşı 1’e 1’ken lüks ve şatafattan uzak duran Devlet Adamı kimlikli yöneticilerin yerini, Türk Lirası dövize karşı 10’a 1 olduğu halde saraylarda oturan özel teşebbüs erbabları aldı.

Böylece Devlet, Devlet gibi değil de bir ticarethane gibi yönetilmeye, eğitim ve sağlık hizmetleri para karşılığında satılmaya, parası olmayanın ölmeye mahkum olduğu bir Türkiye’de yaşamak için savaş vermeye başlayalı hayli zaman oldu.

Görselliği olan dev hacimli hastane binaları, içine şakuzili lüks banyolu başhekim odaları yapılsa da, kaliteli sağlık hizmeti verilmesi noktasında hep boşlukta kaldı.

Şimdi size bu boşluğun ve hiçliğin anlatıldığı iki alıntı paylaşacağım:

Timur UZUN/Zongukdak’lı hasta; “Üç dört gün önce Zonguldakta Onkolog bulunmadığını, kanser hastalarının başka şehirlere yollandığını, hastaların bu durumdan mağdur olduklarını belirten yazı yazmıştım ki, sadece bu kadar da değil, Zonguldak’ta pek çok makinanın olmadığı gerçeği de var, yani parası olan tedavi olur, parası olmayan da rahmetli. Onkoloji Servisi’ndeki hemşireler de başka bölümlere yollanmakta, oysa kanser hastalığını en iyi bilen, psikolojilerini çözen kişilerin yerlerini doldulmak da çok zor olacaktır, hazır sistem bozulunca bu da Onkoloji Servisi’nin kapatılma olasılığını gösteriyor. YA ŞİMDİ SES ÇIKARACAĞIZ YA DA ŞİMDİ. Ya siz ya da bir yakınınız kansere yakalansa, illa ki başınıza gelmesi gerekmiyor değil mi? Çünkü o gün geldiğinde çok geçmiş olacak. Gelelim bu işin siyaset ayağına, liyakat sahibi olmayan Rektörü, Başhekimi ve benzeri kadroları işgal edenlere, insanları siyasi düşüncelerine, çalıştıkları memur, esnaf, işçi gibi vasıflarına göre sınıflara ayıran, insanlıktan nasibini almamış, sadece sağlıkta reform yaptık sloganlarıyla öteleştiren, menfi çıkar sahibi olanlara, tabi ki muhalefet partilerini ayrı tutmak zorundayım, çünkü icraat makamı olan AKP tüm bu kirli yapının sahibidir. Çok fazla detaya girmeye gerek görmüyorum, savunma yapmaya kalkan gözümde SUÇLUDUR ve SUÇ ortağıdır”.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ; “Manisa’ya bizim zamanımızda yapmak isteyip de yapamadığımız veya yarım kalan yatırımlara dikkat çekmek istiyorum. Birincisi, en büyük hayalim olan akıl hastanesidir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk zamanında, 1925 yılında yapılan Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi fonksiyonunu yitirmiş, yer ve binalarıyla tamamen eskimiştir, o nedenle buradan alınarak Manisa’nın çıkışında 360 dönümlük alana yenisi inşa edilecekti! Ne oldu? 4 yıl önce arazisini tahsis ettiğimiz yüksek gerilim hatlarının taşındığı bir yerdi orası, hem uzun soluklu bir tedavi merkezi olacaktı, hem poliklinik hizmeti verilecekti, bölgeye hitap edecekti, insanlarımız her geçen gün psikolojilerini kaybediyor, neden? Ekonomik kriz nedeniyle. Gelecek Partisi bu akıl hastanesinin akıbetini merak ediyor, Sağlık Bakanı’na, İl Sağlık Müdürü’ne, Cumhur İttifakı’nın 7 milletvekiline açıklama yapması konusunda çağrıda bulunuyorum, bu akıl hastanesine ne oldu? Neden yatırım yapılmadı?”

Bu sorunun cevabını Gazeteci-Sosyal Hizmet Uzmanı olarak ben vereyim; 2006 yılında FETÖ’nün AKP üzerinde en etkili olduğu dönemde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Devlet çatısı altında bakmak zorunda olduğu Korunmaya Muhtaç Engelliler, Anayasaya aykırı olarak kanun ve yönetmeliklerde yapılan değişiklikle özelleştirilerek taşerona devredildi.

Bu kararın hemen ardından FETÖ’ye bağlı taşeronlara Türkiye’nin her yerinde, çoğu yönetmeliklere aykırı, usulsüz binalara ruhsat aldırıldı, sonrasında da akıl hastanelerinin içi boşaltılarak ruhsal engelli binlerce hasta, adına Engelli Bakım Merkezi denen taşerona ait binalara sevk edildi.

Akıl hastanelerinde kamu denetiminde ücretsiz hizmet alan ruhsal engelliler, şimdi taşerona ait binalarda kalıyor ve Devletimiz bu taşeronlara engelli başına her ay iki asgari ücret tutarında para ödüyor.

Tahmin edin bu paralar nereye ve kimin kasasına gidiyor?

Kripto FETÖ’cüler hala kasaların başında oturuyor.

Ölümüzü, dirimizi, engellimizi bile emiyor.

YORUM YAP