Bilim insanlarının yaptıkları bir araştırma, Çukurova bölgesindeki Anadolu su kurbağalarının neslinin, aşırı toplatılma ve habitat bozulması sebepleriyle tehlike altında olduğunu ortaya koydu.
Kurbağalar suyun ötesindeki dünyaya geçmeyi başarmış ilk canlılardan olup 250 milyon yıldan uzun süredir dünyada yaşıyorlar. Bu ufak zaman yolcularının nesli bozulan habitat nedeniyle tehlikede.
Çukurova bölgesindeki Anadolu su kurbağalarının nesli tehlikede
Bilim insanlarının yaptıkları bir araştırma, Çukurova bölgesindeki Anadolu su kurbağalarının neslinin, aşırı toplatılma ve habitat bozulması sebepleriyle tehlike altında olduğunu ortaya koydu.
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerim Çiçek’in yürütücülüğünde, farklı üniversitelerden araştırmacıların yer aldığı ve pek çok kurumun desteklediği; Seyhan ve Ceyhan deltalarında
Anadolu su kurbağası popülasyonunun araştırıldığı çalışma, koruma biyolojisi alanında önemli bilimsel verileri yayınlayan Oryx dergisinin Mayıs 2020 sayısında yer aldı.
Buna göre yapılan işaretleme, izleme ve gözlem analizleri Anadolu su kurbağası popülasyonu yüzde 20 oranında azaldı.
Yapılan çalışma ile ilgili bilgi veren Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerim Çiçek, “Etkisi oldukça yıkıcı olan bir pandemiyle savaşmaktayız. Global çapta verdiğimiz Covid-19 savaşının başlangıç noktasının, Çin’in Wuhan kentindeki bir hayvan pazarı olduğu, sebebinin ise insanın doğaya aşırı müdahalesi sonucu, insan-hayvan etkileşimlerinin artarak mutasyon geçiren patojenlerin insanı enfekte etmesi olduğu bilinmektedir. Bu bilgi, insanın doğayı korumak ve onu sürdürmek için atacağı adımları öngörmesi bakımından oldukça değerlidir.
Su kurbağalarının nesli ihracat nedeniyle azalıyor; ‘habitat’ bozuldu!
Kurbağaların pek çok ülkede besin olarak tüketildiğini vurgulayan Doç. Dr. Çiçek, “Kurbağalar; Fransa, Çin, Endonezya ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde besin olarak tüketilmektedir.
Türkiye’de besin olarak tüketilmemekle birlikte büyük miktarda kurbağa bu ülkelere ihraç edilmektedir.”dedi.
Araştırmanın, önlem alınmadığı takdirde Çukurova bölgesindeki kurbağaların 2050 yılına kadar tükenme olasılığının yüzde 90 oranında olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Doç. Dr. Çiçek, “Türkiye, özellikle amfibiler (iki
yaşamlılar) açısından önemli biyoçeşitliliğe sahip bir coğrafyadır. Koruma biyolojisi alanında önemli bilimsel çalışmalar yayınlayan Oryx dergisinde 13 Mayıs 2020’de yayınlanmış olan makalede araştırmacılar Türkiye’nin
‘tükenme domino hattı’nın üzerinde bulunduğunu söylemektedir. Bu tanım, kurbağa tüketen ya da ihraç eden ülkelerdeki popülasyonun azaldığı durumlarda, başka bir ülkenin pazar payının ve dolayısıyla doğadan kurbağa
toplanmasının artması şeklinde açıklanabilir. Bu durum ikinci ülkedeki popülasyonu tehdit eder ve toplanan türler, dünyanın her yerinde tehlikeye girmiş olur. Örneğin, Fransa ve Romanya’da kurbağa avcılığı yasaklandığında, Hindistan ve Bangladeş’ten yapılan ihracat artmıştır ve buralardaki popülasyonlar hızla düşüşe geçmiştir. Bu ülkelerde de toplatılma yasağı getirildiğinde bu defa Endonezya ve Çin’deki ihracat yükselmiştir. Türkiye’nin bu hattaki yeri ise, artan talep sebebiyle oldukça önemli bir konuma gelmiştir. Çünkü yetiştiricilik oranları oldukça
az olan ülkemizde kurbağalar doğadan toplanmaktadır ve toplatılma seviyeleri her geçen gün artmaktadır” dedi.
“Kurbağaların doğal dengedeki önemi büyük”
Bilim adamları, 20. yüzyılın son yarısında, tüm dünyada amfibi sayısında ve türlerinde tehlikeli boyutlarda bir azalma görüldüğünü belirtiyor. Azalma birçok faktöre dayanıyor; taze su ekosistemlerinin kirlenmesi, sürekli artan insan nüfusu nedeniyle yaşam alanlarının yok olması ve tahminen, ozon azalması nedeniyle artan morötesi ışınma gibi.
Doç. Dr. Çiçek yaptığı açıklamada, su kurbağalarının besin zincirindeki yerlerinin önemine işaret ederek, zararlı omurgasızları dengede tutmayı, sulak alanlardaki sinek popülasyonlarının azalması gibi etkilerle de insanı enfekte edebilecek olan hastalıklardan uzak tuttuğunu belirtti.
“Toplatılmanın azaltılması gerekiyor”
Çalışmanın, popülasyonun devamlılığı için toplatılmanın azaltılması gerektiğini ortaya koyduğunu ifade eden Doç. Dr. Kerim Çiçek, “Bunun gerçekleşebilmesi için de araştırmacılar, çiftleşme sezonlarında toplatılmanın yasaklanmasını, 30 gramın altındaki kurbağaların toplatılma ve ihracının tamamen ortadan kaldırılmasını, avcılara zorunlu eğitim verilmesini, popülasyondaki baskının azaltılması adına kota sistemi uygulanmasını ve kurbağa yetiştiriciliğinin teşvik edilmesini önermektedirler. Yabani hayvan ve bitkilerin; yemek, ilaç, pet hayvanı olarak toplanması pek çok türü tehdit etmektedir. Amfibiler; çevrenin kirletilmesi, habitat kaybı, global iklim değişikliği, hastalıklar, kimyasallar, istilacı türler ve aşırı toplatılma sebebiyle, hayvanlar içinde bu tehlikeye en çok maruz kalan gruptur. Biyoçeşitlilik çalışmaları, insanın ve doğanın sağlığının birbirine bağlı olduğunu, birindeki bozulma ya da hastalığın diğerini yakından –Covid-19 örneğinde olduğu gibi kimi zaman küresel düzeyde- etkilediğini görmemiz açısından önemlidir. Sürdürülebilir çeşitlilik, insana uzun bir gelecek vaat etmektedir” dedi.
—
Bilim adamları, 20. yüzyılın son yarısında, tüm dünyada amfibi sayısında ve türlerinde tehlikeli boyutlarda bir azalma görüldüğünü belirtmektedirler. Azalmanın birçok faktöre dayandığını öne sürmektedirler: Taze su ekosistemlerinin kirlenmesi, sürekli artan insan nüfusu nedeniyle yaşam alanlarının yok olması ve tahminen, ozon azalması nedeniyle artan morötesi ışınma. Amfibiler gösterge türleri ya da sağlıkları yaşadıkları alanın ekosisteminin sağlıklı olduğunu gösteren türler olarak bilinmektedir. Sayıları azaldıkça, tüm dünyadaki sağlıklı ekosistemlerin de sayısı azalmakta ve sonuçta bu da birçok başka hayvan ve bitki türünün azalmasına neden olmaktadır.