DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

AH KUDÜS, VAH KUDÜS

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
AH KUDÜS, VAH KUDÜS

Kudüs, tüm semavi dinlerin kutsal kabul ettiği bir şehirdir. Dinimizde Mekke ve Medine’den sonra gelen kutsal mekanların bulunduğu bu şehir tarih boyunca Hristiyan ve Musevilerin hedefi olmuş, uğruna milyonlarca insan can vermiş, kanlı savaşlara ve katliamlara sahne olmuştur. Dünya durdukça, bugünkü Şartlar ve ortam devam ettikçe Filistin’da kanlı olaylar ve zulümler devam edecektir.

30 Aralık 1517 Salı günü Yavuz Sultan Selim’in ordusu Kudüs’ü Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katmış, Padişah ve 12 bin askeri ellerinde şamdanlarla Kudüs’e girerek yatsı namazını Mescid-i Aksa’da birlikte kılmışlardır. O büyük avluya 12 bin şamdanlı avlu adı verilmiştir. Kudüs, elimizden çıktığı 9 Aralık 1917 tarihine kadar tam dört yüz sene huzur içinde üç ayrı dine mensup vatandaşlarımız bir arada yaşamışlardır. Sarece bir defa Sultan 2. Abdülhamit Han döneminde aynı dine ama farklı mezhebe mensup iki grup arasında anlaşmazlık çıkmış, anlaşmazlık konusu İstanbul’a bildirilince Sultan 2. Abdülhamit Han, Dağıstanlı Mustafa Fazıl Paşa’ya görev vermiş ve iki grup arasındaki anlaşmazlık çözüme kavuşturulmuş, şehirde yeniden huzur sağlanmıştır.

Rahmetli Süleyman DEMİREL, Başbakan iken Kudüs’e ziyareti esnasında Mescid-i Aksa’da Kudüs Müftüsü ile görüşmüş, Müftü Efendi DEMİREL’e ” Osmanlı gitti, huzur bitti, Osmanlı kudüs’ü iki nefteli çavuşla 400 sene yönetti.” deyince DEMİREL: ” O iki nefteli çavuşun arkasında İstanbul’da Devlet, Kamu gücü ve Türk’ün adaleti vardı.” diye cevap veriyor. Unutmayalım ki Türk devleti, mazlumlara kalkan, zalimlere kılıç olmuştur.

Filistin, yüz yıllarca sömürgeci Batılı ülkelerin ve Yahudilerin hedefi olmuş, Orta Doğu’yu elinde tüm tutan ülkeler dünya siyasetine, ekonomisine ve petrol kaynaklarına hşakim olmuştur. Bu sebeple geleceğ igören Sujltan 2. Abdülhamit han, yerinde tedbirler alarak Yahudilere toprak satışını yasaklamış, Filistin’e Yahudi göçünü engellemiş, tehdit ve tekliflere boyun eğmemiş, nüfus yapısının Müslüman Arapların aleyhine olmasını engellemiştir.

İngilizler başta olmak üzere Yahudiler, Ermeniler, bazı ayrılıkçı ve işbirlikçi Arap aşiretleri birleşerek Filistin’in İngilizler tarafından işgaline zemin hazırlamışlardır. İttihat ve Terakki Partisi yöneticilerinin ve bilhassa Cemal Paşa’nın gafleti ve hataları ile Filistin’i kaybettik. İşte bu gaflet ve ihanetler sonunda Filistin bugünkü duruma gelmiştir. İngiliz ordusu 9 Aralık 1917 günü General Allenby komutasında Kudüs’e girerken Yahudiler, Ortodokslar, tüm hristiyanlar, diğer azınlıklar ile işbirlikçi bazı Bedeviler ve İstanbul’da devletimizin ekmeğini yiyen ve okullarında okutulan, Osmanlı ordusunda görevli Arap subaylarından bazıları da General Allenby’e alkış tutmuşlardır. Hatta müttefikimiz Almanlar bile Kudüs elimizden çıktığı gün Berlin’de şenliklerle kutlama yapmışlardır. Türk Ordusu Kudüs’ten ayrılırken Yüzbaşı Tokatlı Musa Kazım Efendi, Iğdırlı Onbaşı Hasan ve bir takım askerimizi Mescid-i Aksa’da nöbete gönderir, bu nöbetçi Mehmetçikler ölünceye kadar o merdivenlerden ayrılmamışlar, en son 1984 yılında vefat eden Iğdırlı Hasan Onbaşı Mescid-i Aksa’da 67 sene nöbet yerinden ayrılmamıştır.

Günümüzde 57 İslam ülkesi, 22 Arap ülkesi vardır, Türkiye’den başka Filistin’e yas tutan bir ülke olmadı, Arap yöneticilerden ses bile çıkmıyor. mitingle, ağlamakla, göz yaşı ile bu sorun çözülmez, İslam ülkeleri ve bilhassa petrol ve gaz üreten İslam ülkeleri vanaları ve ülkelerindeki yabancı ülke üslerini kapatmalıdır. İnsanlık düşmanı İsrail ve destekçilerine ekonomik savaş ilan edilmeli, petrol ürünleri ve doğal gaz satışı durdurulmalı, özellikle silah sanayinde kullanılan madenlerin ihracı önlenmelidir. Düşmanımın dostu benim de düşmanımdır.

YORUM YAP