Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandı; sunumu Çevre ve Şehircilik Bakanı yaptı ve Sayın Cumhurbaşkanı’ nın genelgesiyle güçlü bir siyasi irade ortaya kondu.
Bakan Kurum’ un, “Ülkemizde 2023 yılına kadar 7 coğrafi bölgede akıllı şehir teknolojilerini üreten akıllı bölgeler ve Ar-Ge merkezleri kuracağız.” İfadesi ile ‘yerel ve milli’ anlamda şehrin ‘bilişim-yönetişim’ sürecindeki üretim patentlerimizin geliştirileceği müjdesini de aldık.
İşte bizim esas değinmek istediğimiz konu budur: Teknik gelişim ve verimlilikte organizasyonel davranış ile Akıllı Şehir Projelerinin bir ilgisi var mıdır?..
Mesela ‘Akıllı Şehirler’ planlanırken enerji politikaları, risk analizleri devreye girer-girmeli!.. Örneğin günümüzde doğalgaz boru hatları döşeniyor değil mi; yakın gelecekte Hidrojenle çalışacak otomobil ve enerji santralleri için projelerin hazırlandığını biliyor muyuz?..Yani boru hatlarında hidrojen taşımacılığına uygun üretim ve dağıtım sisteminin şimdiden planlanmasının ne kadar önemli olabileceğini düşünsek iyi olmaz mı?
Bunlar için nasıl plan hazırlayacağız?
Üstelik bilişim sektöründen söz etmedik daha…
Akıllı kilitlerden manyetik kartlara; optik okuyuculardan ultra-gelişmiş kamera sistemlerine… Chiplerden enerji modüllerine bir sürü şey Akıllı Şehirlerin altyapısında kullanılacak.
Bunlar değerlendirilirken, verimlilik yanında Risk Analizleri iyi planlanmalı.
Örneğin afet karşısında bilgisayar ağı sistemlerinizin verileri güncelleyip-güncellememesi; olaya müdahalenin zamanlama ve yöntemi ‘risk analizleriyle’ farklı yönlerden detaylandırılıp-bitirilmesi nasıl sağlanacak?
Risk unsurlarına göre verilecek karşılıklar, sağlık sistemleri ve lojistik imkânlar, iletişim, su ve besin tedarik zinciri; güvenlik ve sığınak alanları, alternatifleriyle önceden bilimsel olarak ‘planlanmalıdır.’
Gelelim ikinci konuya.
Amerika filmlerinde görmüşsünüzdür, afet ya da savaş gibi durumlarda, ya da genel olarak riskli bir ‘karar aşamasında’ A.B.D Başkan’ı öncülüğünde değerlendirmeler yapılır. Bilim insanları oradadır; askeri, polisi, yetkili kurumları vardır, ihtiyaca göre dışarıdan insanlar çağrılıp bilgi istenir; durum her yönüyle tartışılır. Oraya katılan insanların söz söyleme ve sorun’un tanımlanması ve çözüme ilişkin fikirlerini rahatlıkla söyleyebilme güvenleri vardır…
Bizde ise güncel hayatta görürsünüz; aynı kamu dairesinde, bürokraside, ‘nasıl olsa birisi bu işe bakar,’ diyerek sorumluk iyi tanımlanmaz, hatta aynı katta bile olsalar, bir bölümden diğerine yazışmalar ‘bilgi-evrakla’ aktarılır.
İşte biz Akıllı Şehir Stratejileri içerisinde uzmanların görüş ve düşüncelerine saygı, çözüme odaklanma, zamanı iyi kullanma ve etkin yönetişim konularının da planlanması gerektiğini düşünüyoruz.
İşte bu bir zihniyet ve organizasyon konusudur.
Akıllı Şehir Strateji içersinde ‘yönetişim’ kavramının da olması gerektiğini düşünüyoruz.