DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

DEVLET AKLI VE GENÇLİK

Yayınlanma Tarihi : Google News
DEVLET AKLI VE GENÇLİK

Devlet ağırbaşlıdır; Gençlerse ‘delikanlı’… adı üstünde, heyecanlıdır;  kan, damarlarında hızlı devaran etmekte; öfkelerini dizginleyemezler. Acelecidirler. Biraz da idealist!

Devlet olgundur, Devlet aklının tarih bakiyesi millet bilincini oluşturur.

Gençler ise ergenlik temelli bir kişilik savaşımın içindedir.

Kavgacıdır.

Mesela bıçkın bir delikanlı ‘faça’ atar,

‘Sen şöyle bir gelsene, iki çift laf edelim!’

Ya da, ‘Adımına dikkat et, akıllı ol!’ … Kavga başlayacak.

‘Dikkat etmezsem ne olacak!…’’

Tam yumruklaşacaklar ki, diyelim bir büyükleri araya girsin;

‘Bir dakika çocuklar, böyle kavga etmek yakışıyor mu size,’ diyerek gencin kolundan çeksin.

‘Bağırıp-çağırarak bu iş olmaz, sen yanıma gel, sen de şöyle geç…’’

Yine de illa ki delikanlının biri altta kalmayacaktır:

‘’Bu iş burada bitmedi, seninle daha sonra görüşeceğiz!’’

‘‘E-ee kime söylüyorum hey!.. Öpüşün bakayım, barışın! A şöyle ağır olun biraz; derdiniz nedir, anlayalım, konuşalım…’’

Birkaç veciz yorum, yanağına birkaç küçük okşama; yaşına da hürmet edilir, sağduyusuna da güvenilir.

Böyle bir olgunluk Devletten beklenir işte; Devlet Aklı dediğimiz şey biraz bu mahalle ekâbirlerinin ‘racon’ kesmesine benzer ama bu ‘asarım-keserim ha!’ büyüklenmesi değil, daha anlayışlı ve sorunun kaynağına inen, daha zeki ve deneyimli bir üst bakıştır.

Bu tavır önce insana, gençliğe, itidale ve toplumun geleceğine inanç ile gücünü ‘delikanlılığın’ taze kuvvetinden alan kudretine bağlıdır.

Devlet her zaman 18 yaşındadır diye bir söz vardır; bu söz nesiller değişse de toplumun taze kuvveti gençliğin devleti-milleti ayakta tuttuğunu gösterir.

Elbette devlet ağırbaşlılığı ile otoritesini kabul ettirecek… Eğer böyle olmazsa, toplumsal çatışmalarda iş tatlıya bağlanmazsa, düşmanlıklar büyür.

Bunların hepsi, Devlet Aklı kavramının temelinde yatan konulardır.

Devletin çalışma şekli de insani ilişkilerin mantığını anlamak gibi iktidar’ ve ‘güç’ konularıyla ilişkilidir.

Nasıl ki bilgeler, kendi hayat yolundaki deneyimlerini evrensel kurallara dönüştürecek bir akıl süzgecinden geçiriyorsa; devlet de sorunların çözümünde, böyle bir iş görme mekanizmasına sahip olması gerekiyor…

Bu tarih ufkunun içinde Devletin halka dönük yüzünde insanların birbiriyle sosyal ilişkilerindeki ahlaki tutumları, çıkar ilişkileri, örgütlenme biçimi, kültürel birikim, eğitim kalitesi, zihni birikimleri, güvenlik refleksleri, ekonomik potansiyeli bir kaldıraçtır;

Diyelim ki bunların hepsi tamam; ama bu süreç bile, o an için Devlet Aklı dediğimiz şeyin, her zaman ‘iyi-doğru-mükemmel’ işler yaptığı anlamına gelmeyebilir.

Neden?

Çünkü küresel stratejilerin sosyal maliyetleri ile uluslararası rekabet, ciddi bir yönetim performansı –verimliliği- gerektirir.

Peki ‘Büyük Devlet’ olmanın temel ilkelerinden biri nedir?

Birincisini zaten söylemeye gerek yok, ‘adalet’ mekanizmasının ne kadar iyi işlediğiyle ilgilidir.

İkincisi bilgi kaynaklarına erişimdeki zihni yapıdır; buna göre somut bilgi; entelektüel değişimdir!

Örnek verelim;

Mesela, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul surlarını deviren büyük topları döktürmesi, ‘somut bilgi’ dir; kadırgaları dağdan kızaklar üstünden kaydırarak Haliç’e indirmesi, entelektüel bir bakış açısıdır.

Ya da,

Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’ nı önce beyniyle kazanıp hamlelerini ona göre yapması entelektüel bir birikimin sonucudur.

Ama bilgi, sabit bir şey değil; tıpkı medeniyetin gelişmesi gibi, sürekli yeni arayışları içeriyor. Bu da araştırma demek, gençlerin fikri heyecanlarından daha fazla yararlanmak demek…

Çünkü bilgi’ nin değeri arttıkça zenginleşme de artar.

Mesela cep telefonları, bilgisayar yazılım sistemleri, optik cihazlar, fiber kablolar geliştirildi; bununla birlikte toplumun dünyayı kavrayışındaki temel dinamikler değişti.

İşte Devlet’in statükocu ağırbaşlılığı ile gençliğin kendini ispatlama denklemi burada devreye giriyor; ‘yapamazsın-edemesin’ demek yerine, ‘başarabilirsin’ diyebilmek için… Bugün yeniçağın teknolojik birikimlerinin altyapısındaki bilgi sistemlerinin hızla öğrenilmesi gerekiyor.

Toplumu yönetenlerin, mahalleli ekâbirlerinin arayı bulması gibi,

‘‘Bir dakika çocuklar, siz bizim geleceğimizsiniz; sizin fikirlerinize önem veriyoruz; birbirimizi daha iyi anlamak ve daha iyi bir Türkiye için neler yapabileceğimizi konuşmak istiyoruz,’ demesi ve bu süreci iyi yönetmesi gerekiyor.

Kısaca, Delikanlıların enerjilerinden yararlanmak, Devlet aklının sonraki yüzyıllara taşıyacak en önemli sermayesinin ‘gençlik’ olduğunun iyi anlaşılması gerekiyor. Eğer bürokrasi, -özellikle eğitim- kendi zırhını koruyacağım diye gençlerin sesini ve enerjisini iyi yönlendiremezse, bunun zararı tarihe mal olabilir!

Gençlerin heyecanlarını ‘rajonlara’ kurban etmeyelim.

Eğer böyle yapmazsak ne olur?.. İşte son yıllardaki durum budur: Toplumun taze kuvveti ve görece meslek ve bilgi sahibi gençler yutdışına gitmenin yollarını arar!

Çünkü; haberlere yansıdığına göre anketlerde iki gençten birinin mutsuz olduğu görülüyor

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Osman Özbaş

YORUM YAP