DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

EKONOMİDEN EPİSTOMOLOJİK KOPUŞ

Yayınlanma Tarihi : Google News

İktisat alanının en çok bilinen ve teoriye giren en önemli bilgisi, para arzının hesapsızca genişlemesinin enflasyona yol açacağıdır.

Burada ‘hesapsızca’ tabiri, bir ülkedeki mal-hizmetlerin, ya da gayri safi milli hasıla – kamu borçları üzerindeki ‘mali’ dengenin korunmasıdır.

Konuyu teori düzeyinde uzun-uzadıya anlatmaya gerek yok; köşe yazımızı iktisat okullarından alıntılarla süslemeyeceğiz, merak etmeyin.

Sadece şu noktayı kesinleştirelim: Bir ülkede fiyat istikrarının korunmasında döviz ve faiz önemli değişkenlerdir. Burada bilinmesi gereken Merkez Bankalarının fiyat istikrarını korumasına verdiği önemin bilinmesidir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bu konuda özel bir çaba harcandığı bilinmektedir;  Merkez Bankası kurulması aşamasında 6 ton 127 kilo tutarında bir altın rezervi temin edebilmek için on milyon liralık yeni emisyon yeterli olmuştur… Osmanlı’ nın borçları için de bir miktar ödeme yapılmaya başlanmasına rağmen!..

O dönemde para arzı konusunda o kadar sıkı davranılmış ve ‘fiyat istikrarına’ o derece dikkat edilmiş ki, ön yüzünde Atatürk portresi, arka yüzünde Sakarya demiryolu hattı bulunan koyu mavi renkli bin liralık banknot dünyada sadece üç-dört tane vardır; ve bugün müzayedelerde 300 bin euro’ya alıcı bulunabileceği söylenir;

Yani Atatürk dönemi –yani birinci ve ikinci emisyon kağıtların- paraların hâlâ değerleri yüksektir.

Düşünün, kendi para gücüyle 1939 yılında Merkez Bankası 36 milyon dolarlık döviz ve 26 ton altın toplamış!..

Osmanlı’ nın yıkılışını hazırlayan en önemli nedenlerden birinin fiyat istikrarını ve kamu borçlanmasını dengeleyememesidir.

Bu konuda bazı açıklamalar yapılması lazım, biraz sabrınızı rica edelim ve okumaya devam edelim…

Osmanlı’da yurtdışı borçlanma 1854 yılında başladı; ve daha yirmi yıl geçti-geçmedi, TENZİL-İ FAİZ KARARI (6 ekim 1875) nı ilan edildi.

Bunları bilmeden Merkez Bankalarının fiyat istikrarının korunmasına neden önem verdiğini iyi anlayamayız…

Tenzil-i Faiz kararı nedir, diye soruyorsanız, hemen söyleyelim: Osmanlı’ nın mali iflasıdır.

1875’ te Sadrazam Mahmut Nedim Paşa, devlet faizlerinin beş yıl süre ile ancak YARISINI ödeyeceği, ödenmeyen faizlere karşılık % 5 faizli tahvil çıkaracağını açıklayınca daha sonraları Düyunu Umumiye’ yi davet etmeye zorlandık; yani yakın geçmişte gördüğümüz I.M.F gibi bir şey!… O dönedeki enflasyon rakamına gösterge olsun diye bir not ilave edelim; bu Duyunu Umumiye geçinme-pahalılık endeksleri tutuyormuş; buna göre, 1914 senesi fiyat serisi 100 iken, 1918’ de 1897’ i bulmuş rakam…

4 senede 100’ den 1897’ ye çıkan bir fiyat artışı!

Bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için Cumhuriyet’in ilan edildiği yıldan 1923 ile 1929 değin, altı yılda geçinme endekslerindeki yükseliş ne olmuş dersiniz?

%20… On yıl öncesinde 100’den 1918’ e çıkan rakam; Cumhuriyet’le ancak yüzde yirmi yükselmiş!

Yani ekonominin istikrarını korumazsanız devlet yıkılmanın eşiğine gelir. Para istikrarını korumak da ülkenin şanını arttırır; ekonomisi güven verir.

Peki enflasyonla baş edemezseniz ne olur?

Örnek verelim;

50’li yıllardan bu yana enflasyon, büyüme hızı, döviz açığı serilerini sütun-sütun çıkardığınızda yaklaşık onar yıllık dönemler itibariyle döviz açığı ve cari açık arasında ciddi alarm sinyallerini görürsünüz.

Bu sinyal, hükümet bunalımları ile askeri darbelere işaret eder. (İktisat Fakültesinde master öğrencisiyken Türkiye ekonomisi üzerinde ‘zaman serileri’ hazırlığımız olmuştur. Bu serilerde açık açık gördük; yıllar içinde izlenen iktisat politikaları nedeniyle DÖVİZ İHTİYACI ile CARİ AÇIK parametreleri ‘sürdürülemez’ duruma gelince Askeri yönetim adeta çağrılmıştır. 1980 Askeri darbesi öncesi bu rakamlar daha da belirgindir.)

Bunun gibi, enflasyonu azan ülkeler, hem de cari açık ve döviz kuru istikrarsızlığıyla büyümeye devam ederse, sosyal huzursuzluk ile yönetimde baskıcı uygulamalar artar.

Yani hukuk, guguk olur!…

Bu ne demektir?

Siyasiler siyasi-ekonomi politikalarındaki başarısızlıklarını örtbas etmekte darbeci mantığı hayata geçirirler; ekonomide şeffaflık örtülürken, siyasette ahlaksızlık; üstünlerin hukuku; yandaş kayırmacılıkla kendi çevrelerinde lüks yaşam pompalanırken, halk açlığa sürüklenir…

Halkın önüne 2 havuç konur: ‘Hayal tacirliği’ ve ‘Dış tehdit.’

Umudu kendine bağlı bir çözüme odaklı tutarak sistemi kendilerine kilitlemek;

Onlar olmazsa ülkede kaos olur endişesiyle kitleleri korkutmak.

Bunları neden anlatıyoruz?

Sadece fiyat istikrarı, bütçe açıkları, döviz ihtiyacı, enflasyon, büyüme dengesinin iyi kurulmasına işaret ediyoruz.

Eğer bu olmazsa, yani diyelim ki ‘Neo-Klasik ekonomi düşüncesinden epistomolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım’ iyi planlanmazsa; kamu borcu-faiz-enflasyon-cari açık dengesizlikleri çok büyük sıkıntılara yol açabilir…

Bir an önce emisyon, faiz ve döviz sarmalında güçlü rezerv ve güçlü bir fiyat istikrarına doğru yönelmeliyiz.

YORUM YAP