DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

HOŞ SEDA (OSMAN GÜVEN ÇANKAYA’NIN ANISINA)

Yayınlanma Tarihi : Google News

Osman Ağabey’in ölüm haberini aldığımda Eski Foça’daydım. Art arda arkadaşlardan telefonlar geldi. Yargıtay mesajlarına baktım. Haber doğruydu. Osman Ağabey, yazlıkta teknesini karaya çektirdikten sonra brandasını örterken düşerek ölmüştü.

Beynimden vurulmuşa döndüm. Çok üzülmüştüm. Bir hafta-on gün kadar önce telefonla görüşmüş, üç gün önce de mesajlaşmıştık.

Yazlıklardan dönünce, İzmir’de buluşacak, hasret giderecektik                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    Ölümü erken miydi?

Cemal Süreya, bir şiirinde;

“Her ölüm

Erken ölümdür

Biliyorum Tanrım.” diye seslenir.

Bana göre de erkendi. Sağlığı yerindeydi. Tansiyonu hariç, önemli bir sorunu da yoktu.

Duyarlı bir insandı. Ülkemizin, hukukumuzun ve yargı teşkilatımızın içinde bulunduğu duruma üzülür, konuşur, kendimizce çözümler üretmeye çalışırdık.

Onu, 1986 yılında İzmir’de tanımıştım. Adalet müfettişi olarak Ankara’dan, İzmir Bölgesine verilmiştim. 12 Eylül 1980 askerî darbesinden önce Yüksek Hâkimler Kurulu müfettiş hâkimliği yaptığı için aramızda bir yakınlık oluşmuştu. Başka ortak yönlerimiz de vardı. Ben Manisalı, o Emiralem’liydi. Manisa merkezi ile Menemen’in bir kasabası (öncesi nahiyesi) olan Emiralem’in arası yaklaşık 25-30 km’dir. Ekonomik ve toplumsal yapıları da büyük benzerlikler gösterir. Osmanlılar döneminde 1850 yılına kadar Manisa’ya bağlı olan Menemen, Sancak merkezinin Aydın’dan İzmir’e nakledilmesi üzerine, Manisa’dan ayrılarak İzmir’e bağlanmıştır. Geçmişte karayollarının gelişmediği, demiryolunun önemli olduğu yıllarda, Menemen ve Emiralem’in bağlantısı, daha ziyade Manisa ileydi.

Her ikimiz de Manisa Lisesi mezunuyduk. Osman Ağabeyin amcası, Manisa Lisesinde öğretmenlik yapmış. Aramızda 10 yıl yaş farkı olmasına karşın, bazı öğretmenlerimiz ortaktı.

İkimizin de iki kızı vardı.

Aynı lojmanda oturmuştuk. Ailece görüşürdük. Eşi Manisa’nın Salihli ilçesindendi. Osman Ağabey, geçmişte müfettişlik yaptığından mesleğin zorluklarını bilirdi. Benim büyük kızım Işıl ile Osman Ağabeyin küçük kızı Ceren, akrandı ve iyi arkadaştılar. Ben denetime gittiğimde, ikisini okula götürürdü. Bir keresinde Işıl çok hastalanmış, doktora da götürmüştü. Bir yaz da Işıl’ı, yazlığında misafir etmişti.

Ava meraklıydı. Güzel harmandalı oynardı. ‘Efe’ lakaplıydı. Efeliğin de hakkını verirdi. Dik bir insandı. Kendine güvenirdi. Sözünü esirgemezdi. Haksızlığa, her zaman ve her zeminde karşı çıkardı. Özünde efelik kültürü vardı. Efelik kültürü; yiğitlik, mertlik, cesaret, doğruluk, baskılara karşı çıkma, biat etmeme, adaletli olma; özetle, erdemli bir yaşam sürme biçimidir.

Babacan tavırları ve kendine özgü gülüşü ile muhataplarının dikkatini çeker ve saygı uyandırırdı. Güçlü sezgileri ile yol gösterici olduğundan, ‘Abi’ sıfatını hak edenlerdendi.

Üniversite yıllarında, Galatasaray Lisesinde belletmenlik yaptığını söylerdi. Ancak Galatasaraylı değil, Beşiktaşlı idi.

Sıkıntı çekerek büyüdüğü için tutumluydu. Onun tutumluluğu aramızda espri konusu olur,  “Damatlar, arkasından kat bıraktı, araba bıraktı, arazi bıraktı; ancak yat bırakmadı, helikopter-uçak bırakmadı diyecekler!” der, gülüşürdük…

Eyyamcı değildi. Yargıtay’da, ‘Divan’ olarak adlandırılan, yeni gelen üyelerin yerlerini belirleyen; zorunlu hâllerde daire başkanı ve üyelerin yerlerini değiştiren; tetkik hâkimlerinin çalışacakları daireleri belli eden, değiştiren; Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri daire başkanları ve üyeleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili hakkında ön ve ilk soruşturma yapmakla görevli Birinci Başkanlık Kurulu üyeleri; iki yılda bir, genelde Birinci Başkan tarafından belirlenir, sonra da usulen oylama yapılırdı. Osman Ağabey, Daire Başkanlığı döneminde, Yargıtay’daki uygulamaları benimsemediği için buna karşı çıkmış, seçimlere girmiş, kazanmış ve Kurulda da varlığını belli ederek tavır koymuştu.

Onun hâkimlik yaptığı, Gediz’de denetim yapmış, aradan yıllar geçtiği hâlde, Osman Ağabeyin unutulmadığını, isminin saygı ile anıldığını görmüştüm.

Mevki, makam hırsı yoktu. Yargıtay üyeliğine daha önceden seçilecekti; önce istememiş; iki-üç yıl sonra istemiş, 1991 yılında seçilmişti.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olarak görev yaparken, çektiğim sıkıntıları yakından görmüş; bu yüzden Yargıtay üyeliğine seçilmem için çok uğraşmıştı.

1943 yılında doğan, Cumhuriyet savcılığı, hâkimlik, müfettiş hâkimlik, 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra tekrar hâkimlik, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi üyeliği, 2004-2008 yılları arasında Daire Başkanlığı ve Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığı yapan Osman Güven Çankaya’nın, mesleki makale ve kitapları bulunmaktadır. İş hukukunun yetkin isimlerinden biriydi. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi üyesi iken, ihtiyaç nedeniyle zaman zaman 9. Hukuk Dairesinde geçici yetki ile görevlendirildiğimde  birlikte çalışmıştık. Sürat ve intikali çok fazlaydı. Olayı kavrar, hukuki tavsifini yapar ve sonuçlandırırdı. Birlikte çalışmamızı önermiş, ben kabul etmemiş, ancak sonraki süreçte pişman da olmuştum!

Onu, 12 Ekim 2022 günü defnettik. Onurlu bir hayatı ve geçmişi oldu. Geride hoş bir seda ve anılar bıraktı. Eşi Nadire Hanım, kızları Pınar ve Ceren ile tüm ailesinin, başı sağ olsun…

Son söz: O, benim için yokluğunu her zaman hissedeceğim bir ağabey, sevenleri ve meslektaşları için de bir arkadaş ve dosttu. Mekanın cennet olsun Osman Ağabey…

 

Güzel Sözler :

Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil, can kenarı olsun. Cemal Süreya

İnsan kalbinde ne taşıyorsa, dünyayı öyle görür. Goethe

Yanında huzur bulduğunuz insanlar, servetinizdir. Erich Fromm

Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir. Montesquieu

YORUM YAP