DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

MANASTIRLI HAMDİ’ NİN TELGRAFI

Yayınlanma Tarihi : Google News
MANASTIRLI HAMDİ’ NİN TELGRAFI

Tarih 16 Mart 1920. Ankara Telgrafhanesi’ ne, Mustafa Kemal adına gönderilen mors alfabesi çözülmektedir:

‘Tı-tıı-kktııkk… Şehzadebaşı’ ndaki.. Tıkıtıkk-ttık… Mızıka Karakolu’ nu… Tık. k..tıkk.tıtkıık… İngilizler bastı… Tıkttıkk…

Bilgi için arz olunur.-

Gönderen:

Manastırlı Hamdi.’

Karakollar teker-teker baskına uğruyor. Ne Tophane’ den ne de Harbiye Telgrafhanesi’ nden bir haber var. İşgal Derince sırtlarına doğru genişlemektedir. O günlerde İtilaf Devletleri Mondros Anlaşmasını Osmanlıya dayatmışlar; limanlar, tersaneler, haberleşme, ulaşım araç ve gereçleri, enerji kaynakları üzerinde kontrolünüz kalmamış. Çanakkale ve İstanbul Boğazları yabancıların elinde, yine de eğer onların güvenliklerini tehdit eden bir durum ortaya çıkarsa, stratejik öneme sahip bütün yerleri işgal edecekler.

İç güvenliğin sağlanması için gerekli birlikler dışında Osmanlı Ordusu dağıtılmış, cephane envanter ve lojistiği emperyalistlere devredilmiş.

Ülke emperyalistlerin eline geçerken ilk bilgi işte bu Telgrafçı Manastırlı Hamdi’ den geliyor:

‘Şimdi haber aldım Paşam, Beyoğlu telgraf müdürleri de işten kovulmuş; bir saate kadar burası da işgal olunacaktır.’

İstanbul’a düşman zırhlıları rıhtıma yanaşmış ama bu ana dek Devletin hiçbir kademesinden ses çıkmıyor.

Mustafa Kemal hattın kesilmesinden endişe ederek Manastırlı Hamdi Bey’e şu talimatı veriyor:

‘Hamdi oğlum, benim imzamı kullanarak Edirne’ ye Cafer Tayyar Beye, Bandırma Kolordu Komutanı Yusuf İzzettin paşa’ ya, İzmir Kumandanlığına vaziyeti haber ver. Sonra da durumu bana bildir…’’

Kısa bir süre sonra Manastırlı Hamdi Bey emrin yerine getirildiğini bildiriyordu ki hat kesildi ve bir daha da haber alınamadı. İnanın tarihin bu sayfası filmlere dökülse müthiş hikâyeler çıkar, böylece bizler de Türk Kurtuluş Savaşı’ nın en büyük mücadele hatlarından biri olan Telgraf haberleşmesi ve Kahraman Telgrafçılarımızı öğrenme fırsatı buluruz.

Bugün maalesef bu Kahramanları yeteri kadar bilmediğimiz gibi, o günlerin baskı ve işgal dönemine ilişkin gündem tartışmalarında bile birçok yanlışlıklar yapılıyor…

Mesela işgal döneminde İstanbul’ un birçok üst-tabakasında yabancı ülke askerini sevinçle karşılayan insanlar olmuştur; bunlar işgal devletlerinin bizi ‘terbiye’ edeceğine, mesela İngiliz Himayesi’ ne girmenin ne kadar yararımıza olacağını söylemişlerdir. Mesela ‘İngiliz Muhipler Derneği’ üyeleri, İngiltere’ nin bize ‘medeniyet’ getireceğini düşünmektedir.

Bu tür yabancı güdümlü derneklere genellikle toplumu etkileme gücü olan makam sahibi kişiler alınır; bunları da not ediyoruz, çünkü Milli Mücadeleye girilirken Osmanlı Başkentindeki yüksek tabaka içinde nasıl bir hıyanet veya ezik bir psikolojinin olduğunu bilmeliyiz.

İngiliz Muhipler Derneği’ nden örnek verdik; bugün bu emperyalist güdümlü teşkilatlar açıktan-açığa faaliyet göstermiyorlar ama zihniyet olarak bazı insanların kafasında hâlâ ‘medeniyet’ tasavvurunda işgal izlerini görüyoruz.

Mesela bazılarımız Kurtuluş Savaşımızla ilgili süreci anlatırken, ‘Biz İngilizlerle Savaşmadık’ diyebiliyor. Bunun anlamı Kurtuluş Savaşımızda İngiliz emperyalizminin adını temize çıkarmaya çalışmaktır.

Oysa Mızıka Karakolu’ ndan gelen telgraf açıktır:

‘İngilizler Karakolları basıyor…

Bilgi için arz olunur.

Gönderen:

Manastırlı Hamdi.’

Bu not’ta açık-açık İngiliz baskını anlatılırken bazı ‘tarihçi’ etiketli insanların ‘yok hayır, İngilizlerle savaşmadık’ demesindeki hikmet nedir biliyor musunuz?

Çünkü onların esas amaçları, gerek Halifelik nezdinde, gerekse TBMM’ nde Mustafa Kemal Paşa muhalifleri üzerinden kendilerine yönelen İngiliz etkisini saklamak çabasıdır.

Bunu bilmezsek ne Mustafa Kemal Paşa’ nın Büyük Taarruzu’ nun önemini, ne Türkiye Cumhuriyeti’ nin bağımsızlık ruhunu, ne de TBMM açılışının anlamını iyi kavrayabiliriz.

Hatta ne de Şark isyanlarını.

O yüzden siz siz olun toplumun üst perdesinden sesi çıkan birçok kişinin Milli meselelerdeki ‘duyarlılık’ samimiyetini iyi tanıyın…

Bu yazıyı neden yazdık?

Bir kere ülkenin basın-medya teknolojiyle baskı altına alınan bilgi teknolojilerinin ne kadar büyük bir risk oluşturabileceğini iyi bilelim, diye yazdık.

İki:

‘İletişim kanallarının’ baskı altına alınmasından daha da büyük risk, kafalarda ki o çaresizlik duygusunu ideolojilerine yansıtan ‘ısmarlama fikirlere’ duyulan hayranlıktır, diye yazdık…

Dikkatli olun, ‘İngiliz Muhipler Derneği’ benzeri hayranlıkların gürültüsü, Manastırlı Hamdi’lerin telgraflarını bastırmasın!

Diye yazdık…

Bunları bilmeden Türkiye Cumhuriyeti’ nin kuruluş mücadelesini iyi anlayamayız, diye yazdık.

Osman Özbaş

YORUM YAP