DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Osmanlı Devletinde iletişim sistemi

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Osmanlı Devletinde iletişim sistemi

Osmanlı Devleti iletişim sistemi oluşumunun kurulmasında hiç kuşkusuz Bizans, Moğollar ve İslam Devletlerindeki iletişim sistemlerinden etkilenmiştir. En büyük etkileşim ise Selçuklulardan olmuştur. Ancak İslam devletlerinde istihbarat ve posta işleri Berid teşkilatına bağlıydı. Osmanlı’da menzil teşkilatına dönüşen bu örgüt ulak ya da tatar adı verilen memurlara sahipti. Orta Çağ’da Türk İslam Devletlerinde yolların emniyetini sağlamak için ve dervişlerin, gariplerin veyahut o güzergah üzerinden bir şekilde geçmekte olan yolcuların yeme ve barınma ihtiyaçlarını karşıladığı, gelenlerin aynı zamanda bilgi ve haber alışverişi yaptıkları misafirhaneler kurulmuştur. Bu misafirhanelere genel olarak Ribat denmekteydi. Ribatların yerini Selçuklu Devleti döneminde Kervansaraylar, Osmanlı’da ise Hanlar almıştır. Kervansaraylar aynı zamanda buralarda barınanlar için aynı zamanda güven ve emniyet sağlama yerleriydi. Deyim yerindeyse bir kale gibi büyük ve sağlam inşa edilen kervansaraylar bu yönleriyle bir ticaret merkezi gibi de çalışarak ileriki dönemlerde oluşan şehir ve kasabaların da çekirdeklerini oluşturuyordu.

Haberleşme imkanları Osmanlı İmparatorluğu’nun ülke üzerindeki süratli kontrolünü, sağlayan müesseselerin başında gelmektedir. O nedenle Hanlar Osmanlı’da ana yollar üzerinde kurularak merkezle taşra arasındaki bağlantıyı da sağlıyorlardı. Hanlar 15. Yüzyılın sonlarından itibaren derbent teşkilatı olarak anılmıştır. 16. Yüzyıldan sonra ise Menzil sistemi kurularak haberleşme yeni bir örgütle yürütüldü. Menzil örgütü Osmanlı’da daha çok devlete ait resmi yazışma ve haberleşmeyi sağlayan posta teşkilatıydı. Osmanlı’da menzillerin dört ana işlevi vardı. Bunlar askeri, ticari, haberleşme ve taşımaydı. Tarih boyunca bütün devletler kendi ihtiyaçlarına yönelik bir haberleşme ve iletişim sistemi kurmuşlardır. Bunlardan bazıları ateş kuleleri, güvercin postaları, koşuculardır. Ancak menzil örgütünün dışında güvercinle haberleşmenin ya da ateş kulelerinin olduğunu söylemek mümkün değildir. Menzil örgütü Cursus Publicus, Berid ve Yam gibi yollar üzerinde konaklama yerlerinin inşa edildiği ve haberleri taşımak için araçların olduğu bir örgüttü.Osmanlı’da iki tür ulak vardı. Bınlardan biri haberi devrederek çalışıyor, diğeri ise haberi başından sonuna kadar devretmeden çalışan ulaktı. Bu tür ulaklar özel seçilmiş ve gizlilik derecesi yüksek haberlerin taşınmasında kullanılıyordu. 1. Abdülhamit Döneminde ulaklar diğer adıyla Tatarlar bir disipline bağlanarak Tataran Ocağı oluşturulmuştur.

Menzil teşkilatının bozulması ve ulakların eski özelliklerini kaybetmelerinden dolayı yeni bir posta, haberleşme sistemine ihtiyaç duyulmuştur. Posta ulaklarıyla haberleşme sistemi 1839 yılına kadar sürmüş ve sivil postacılığa kadar Osmanlı’da haberleşmenin ana öğesini oluşturmuşlardır. 1834-1835 yılları arasında önce denemesi yapılan ardından da tam olarak geçilen posta sistemi kuruluşunda 27 maddeden oluşan posta yönetmeliği yayınlanmıştır. Bu yönetmelik günümüz posta teşkilatının da temelini oluşturmaktadır. İlk posta pulu 1862 tarihinde kullanılmış ve posta pulunun kurulduğu o tarihten 8 yıl önce Türkiye’de telgraf sistemi kullanılmaya başlanmıştır. 1840’da Posta Nezareti kurulmasıyla önce basılı kağıt olan evraklar, daha sonra da eşyalar yani kargo sistemine geçilmiştir.İlk posta pulları Londra’da bastırılmıştır. Posta hizmetleri için Avusturya, Fransa, Rusya, Almanya ve İngiltere gibi yabancı devletlere imtiyazlar verilmiş, değişik kentlerde 72 adet postane açılmıştır. Osmanlı’da Posta Nezaretinin kurulmasının ardından dikkat çeken hususların başında yabancı postanelerin kurulması gelmektedir. Yabancı postaneler kapitülasyonların da kendilerine verdiği avantajla her türlü yayını ülkeye sokmaktan geri kalmamışlardır. Tabi aynı şekilde yurttan da yabancı egemen emperyalist devletlere bu postalar gidebilmekteydi. Yabancı postaneler yabancı ülkelerin çıkarlarına hizmet ederken aynı zamanda Osmanlı muhalefeti gelişimlerini hızlandırmıştır.

Haberleşme ve posta örgütü, daha sonra telgraf döşenen yerler hariç at, deve; dağlık yerlerde de yaya ulaklar kullanıyordu. Ulaşım ve haberleşmede devrim niteliğindeki iki gelişme: Telgraf ve demiryolu merkezi idareyi de güçlendirdi. Özellikle telgraf Avrupa devletlerine paralel bir gelişme göstermiş, telgraf ve posta personeli iyi yetiştirilmiştir. 1847 yılında Sultan Abdülmecit telgrafın Osmanlı’da ilk tecrübesini görünce aygıtı icat eden Samuel Morse’a bir madalya göndererek, onu başarısından dolayı kutlamıştır. 1865 yılında telgraf iletişimi ile ilgili olarak kurulmuş olan Uluslararası Telekomünikasyon’a katılınmış, 1876 yılında da uluslararası posta taşımacılığına geçilmiştir. İki yıl sonra da (UPU) Uluslararası Posta Birliği adlı örgütün kurucularından olunmuştur. Telsiz telgraf 1906’da, manuel telefon da 1909’da kullanılmaya başlanmıştır.

YORUM YAP