Askerlik dönüşü tayinim Giresun Görele Ticaret Lisesine çıkmıştı, 3 Ocak 1981 tarihinde göreve başladım. Okulun ilk Meslek Dersleri öğretmeni idim, benden önce ücretli derse giren kişiler yüksek okul mezunu olup öğretmenlikle ilgisi bulunmayan kişilerdi. Hızlandırılmış eğitim ile ders bitiminde bile evime gitmiyor, karanlık çökene kadar ücretsiz ve gönüllü olarak ek ders yapıyordum. Meslek hayatımda gördüğüm en zeki öğrencilerle karşı karşıya idim. Hepsi bilgiye susamışlardı, okul siyasi amaçla bir gecede bir mühür bir müdür zihniyeti ile Ortaokulun iş atölyesinde açılmıştı. Bina eski, camları kırıktı, Karadeniz’in rüzgarı bir taraftan giriyor, bir taraftan çıkıyordu. Soba yok, araç- gereç yok, yeterli sayıda öğretmen yoktu ama hırslı, azimli ve zeki öğrenciler vardı. Bu öğrenciler küçük okulun büyük öğrencileri idi, Bu okulda altı yıl görev yaptım, öğrencilerle halen görüşüyor ve her yıl İstanbul’da toplanıyor ve hasret gideriyoruz, hepsini isimleri ile tek tek tanıyorum.
Konuyu bir defa anlatınca hepsi anlıyordu, “ Anladınız mı uşaklar.” diye sorunca Mustafa HIDIROĞLU: “ Anamasına anadım da kavrayamadum, Hocam. “ diye cevap vermişti. Benden sonra ikinci meslek Dersleri öğretmeni olarak okul arkadaşım Kemal ÖZAL Bey göreve başlamıştı. Sabahleyin sınav yapınca tüm öğrencilerin notları on üzerinden on oluyordu ama sınavı öğleden sonra yapınca notları dokuza iniyordu. Kemal ÖZAL Bey, sebebini sorunca 10/ B sınıfından 29 Numaralı öğrencimiz Mehmet ERSAN cevap veriyor: “ Hocam, bizim zeka seviyemiz öğleden sonraları Batılıların seviyesine iniyor.” ( Prof. Dr. Sayın Mehmet ERSAN şu anda E.Ü. Rektör yardımcısı ve Tarih Bölümü Başkanıdır.)
Milli Güvenlik Bilgisi Dersine giren Askerlik şubesi Başkanı Per. Bnb. Sayın Aytaç SUNAY derste öğrencilere Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Kuvvet Komutanlıklarını sorunca bir öğrenci cevap veriyor.” Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri ve bir de Heri Kuvvetleri.” Bnb AYTAÇ Sunay: “ Oğlum, dördüncü kuvvet Heri Kuvvetlerini nereden çıkardın? “ deyince öğrenci cevap veriyor. “ Komutanım, bizim burada Heri Köyü var, kadın- erkek herkes silahlıdır.” Gerçekten de Heri ( şimdiki ismi Kekiktepe) köyü kan davası dolayısıyla eskiden kadınları bile silahlı gezermiş, o köyden çok sayıda öğrencim vardı.
2010 yılında Görele Ticaret Lisesi Mezunları ile Üsküdar’da toplanmıştık, dört yüz kişi gelmişti, hepsi ile kucaklaşırken iriyarı bir öğrenci beni omzumdan tutarak havaya kaldırdı,” Hocam, beni tanıdın mı? okuldan kaçtığım için beni dövmüştün, benim yerime daktilo sınavıma girmiştin. Sayende okuyup Banka Müdürü oldum” dedi ve beni yavaşça yere indirerek sarıldı, ellerimden öperken ağlıyordu. Okulumuzda her sınıfta 40 öğrenci ve buna karşılık 9 tane daktilo vardı, öğrenciler daktilo yazmayı öğrenememişlerdi ve çoğu bütünleme sınavına kalmışlardı, normal sınav yapsak hepsi başarısız olacaklardı. Ücretli daktilo öğretmeni kapris yapmış, haksız yere bu çocukları bütünleme sınavına bırakmıştı, Ali O. Bey isimli öğretmen arkadaşım ile daktilo başına oturup öğrencilerin yerine biz sınava girmiş ve tüm öğrencileri mezun etmiştik. İyi ki böyle davranmışız, o yoksul gençlerin hayatını kurtarmıştık.
Hüseyin K….. isimli bir öğrenci dersime girmemişti, öğrencilere konu vererek Hüseyin’i aradım ve fındık bahçesinde ağlarken buldum, okulu bıraktığını, bir simit alacak parasını bile olmadığını, babasının ayağı sakat olduğundan çalışamadığını söyleyince elinden tutup okula getirdim, iki yıl boyunca okul ihtiyaçlarını öğretmenler olarak karşıladık. Hüseyin, Eskişehir Bankası İstanbul Şişli Şubesi Müdürlüğünden emekli olmuştur. Halen İstanbul’da ailesi birlikte yaşamaktadır. O küçük okulun dev öğrencileri sizleri ölünceye kadar unutmayacağım, hakkım sizlere helal olsun, değerli evlatlarım. Hepinizi Allah’a emanet ediyor, hasretle gözlerinizden öpüyorum.