DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

ZAFER BAYRAMI: HOŞ GELİŞLER OLA, MUSTAFA KEMAL PAŞA

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
ZAFER BAYRAMI: HOŞ GELİŞLER OLA, MUSTAFA KEMAL PAŞA

Bir halk türküsüdür, ‘Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa…  Askerin Milletin bayrağıyla çok yaşa!’ Sonraki bir kıtasında da ‘Azeri Türkleri Bayrak açmış bekliyor,’ der…

Dönmez geri Türk’ün Askeri;

‘’Parlayan yıldızın âlemi tenvir eder
Cumhuriyet bayrağı semalar içre süzer…’’

Arş İleri, marş İleri!…

Her 30 Ağustos, Zafer Bayramı, bizim için çok önemli, çok güzel bir gündür. İşgalden kurtuluşun; yeni bir Millet ülküsünün; çağdaş medeniyet yolundaki zihni bir devrimin; ve Osmanlı’ nın kuruluşu gibi, Selçukluların varlığı ve Horasan geleneğinin temsilcisi gibi büyük bir kültürün, bağımsızlığına düşkün şanlı mücadelesine eklenen onurlu bir gündür, bugün!..

Peki o günlere nasıl gelindi? Yeni Türkiye’ yi müjdeleyen iki savaş çok-çok önemlidir; 1921 Ağustos’ undaki Sakarya Meydan Muharebesi ve ikincisi 1922 Ağustos’ unda Afyon cephesindeki Büyük Taarruz!…

İkisinde de Türk Orduların’ nın başkumandanı Mustafa Kemal’di.

Savaş ve ‘Devlet yorgunu’ bir imparatorluğundan içinden Mustafa Kemal’in eşsiz liderlik yeteneği sayesinde bağımsızlığımızı kazanabildik;

Onun inancına, kararlılığına, güçlü iradesine bir örnek verelim;

Sakarya Savaşı öncesi planlamalar yapılırken, ordu komutanlarından biri, telefonla Mustafa Kemal’i arar. Adı Yusuf İzzet Paşa’dır;

-Komutanım!

-Beni aramışsınız, buyurun.

-Gizli emirlerinizi bildirmediniz. Yani geri çekilme lâzım geldiği vakit istikametiniz ne olacaktır?

Atatürk’ün cevabı, iman kararlılığını göstermesi bakımından çok-çok önemlidir:

-Paşa paşa gizli emrim senin kemiklerinin orada gömülmesidir, der. ‘Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır!’

Peki Mustafa Kemal, bu savaş galibiyetini alırken, ordu, düzenli kıtalara nasıl dönüştü?…

Kritik önemde bir sorudur bu; çünkü Birinci Dünya Savaşı’ nın sonunda Anadolu anarşi içinde idi; milli mücadelenin askeri araç- gereç, edavatı, lojistiği hazır bulunmadı.  Askerin disiplinin sağlanmasına kadar en önemli sorunlardan biri düzenli orduya bağlı olmayan, yurtsever ‘çetecilerin’ de başına buyruk hareket etmeleriydi.

Bir ikilem yaşanıyordu:

Meclis’ te isyancıları kendi tarafına çekme hususunda ‘çetecilik’ faaliyetleri üzerinden Kuvayı Milliye’ nin oluşturulması fikrinde olanlar vardı…

Ancak ‘Otorite’ ayrılığı o derece güvensizlik doğurmuştur ki, Ordu Karargâhı ile çeteciler aynı kasabada bulunduklarında, birbirlerine karşı kontrollü bir önlem almak zorunda kalıyorlardı;

Bu güç, onların giderek başına-buyruk olmalarına yol açacak; işin kötüsü, Meclis’te de kendilerine destek çıkan Milletvekillerini bulacaklardı…

Nitekim, Mustafa Kemal Paşa’ ya bir telgraf çekilir; bundan böyle raporlarını Meclis Başkanlığı’na vereceklerini ve yalnız oradan emir alacaklarını bildirmişlerdir…

Bunun bir örneği Ethem’dir… Ethem gibi, diğer çetelerin, düzenli ordu ile kaynaşmalarını sağlayarak, bir faaliyet kolu olarak Başkomutanlık üzerinden nihai hedefe yöneltilmesi başlı başına bir büyük olaydır. Bu otorite ‘rekabetine’ örnek verelim; mesela herhangi bir askeri birlik komutasında bir subay veya er suç işlerse, hemen çeteci kuvvetlerine katılıyordu;

Veya Anadolu içlerinde suçlu saydıkları vatandaşları kendi adamları ile kovuşturuyorlardı.

Bir siyasi satranç oynanıyordu; Meclis’te birçok kimse eğer çeteler ortadan kalkarsa Mustafa Kemal’le baş edilemeyeceği fikrindeydiler…

Gazi, Büyük Taarruz hazırlıklarını sekteye vuracak bir riske girmeyecekti!.. Nitekim Ordu’ya, çeteler ile aralarında bir çatışma için hazır olmalarını emretti.

Başkomutanlık felsefesi farklı bir şeydir; Kuvayı Milliye ve Düzenli Ordu, artık et-tırnak gibidir!

O Başkomutan ki, bütün çabasını Devlet’in bağımsızlık inşasına yönelen bir ülkü üzerinden dönüştürebilmiş ve kitleleri peşinden sürükleyebilmişti!…

1921-Sakarya Savaşı kazanıldı; bu muharebenin en önemli siyasal kazancı, Türkiye Büyük Millet Meclis’ nin, Milli Egemenlik temelli hükümranlık alanının artık kabul görmeye başlamasıdır.

Anti-emperyalist mücadelenin gidişatı konusunda İngilizler kendilerine yönelecek tehlikenin farkına varır.

… Ankara Hükümeti’ ni karalama kampanyaları başlar;

Batı devletleri Meclis’i bir Şark Ayaklanması olarak algılar… Nitekim, sonraları yapılacak anlaşmalarda bile, Musul-Kerkük bölgelerindeki egemenliklerini korumak esaslı olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ nin,  ‘Şark’ bölgelerinin güneyine ilerlemesini engellemek isterler…

Bunda özellikle dini kullanarak Mustafa Kemal Liderliğini halka kötücül göstermeye çalışılmasının büyük rolü vardır; dikkatinizi çekmek isterim, TBMM’ nde bile, Men-i Müskirat kanunun tartışmaları sırasında iki milletvekili,  Meclis’in sokağa doğru pencerelerini açarak;

-Ey Ümmet’i Muhammed, din elden gidiyor, diye avaz-avaz bağırmışlardı!…  Bazı kişiler de kanun koymak iddiasında bulunan bir Meclis’ te üye kalamayacağını söyleyerek memleketine dönmüştü.

Düşünebiliyor musunuz, halk iradesine inanan ve liderliği süresince milli egemenlik düşüncesinin hayata geçirilmesine azami gayret eden Mustafa Kemal; bir yandan savaş şartları içerisinde bağımsızlık mücadelesinin başkomutanlığını üstlenirken; öte yandan Meclis’te nasıl bir zihniyetle mücadele ediyordu.

Bu süreci çok iyi bilmek gerekiyor; bunları bilmeden 30 Ağustos Zaferi’ nin kıymetini ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin kuruluş mücadelesini iyi anlayamayız.

Zafer Bayramımız Kutlu Olsun.

‘Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa…  Askerin Milletin bayrağıyla çok yaşa!’

Osman Özbaş

YORUM YAP