Manisa bir zamanlar suyu yeşilliğiyle övülen, gezi hatıratlarında yer alan bir şehir.
Evliya Çelebi’ nin, İbn Batuta’ nın bağların, bahçelerin, akarsuların, dağlarının güzelliklerini anlattığı bu bereketli kent son zamanlarda su sıkıntısı çekiyor. Öyle ki yeraltı sularının çekildiği, çiftçilerin kanaletlerden akan suya ilişkin şikayetlerinin olduğu, şehrin su havzalarında ve mesela Demirköprü Barajı’ nda su seviyesinin iyice düştüğü kurak bir dönem yaşıyor.
Lağım altyapısının bile kurak geçen mevsimden etkilendiği ve zaman zaman koku yaydığı gelen şikayetler arasında.
formathaber’e konuşan bazı çiftçiler, şehrin su kaynaklarının olumsuz etkilediği vahşi kullanımlar arasında sanayi bölgelerinden çekilen su kaynaklarının da havza kuraklığında etkili olduğunu ifade ettiler.
”Örneğin sanayi’de 223 mertede su çıkarmaya başladılar, boru ağızları genişledikçe, çekilen suyun miktarı arttıkça Organize bölgesinde yer altı suyu çekildi, kalmadı. Artezyenlere sayaç takılı ama çok ucuz paraya çekiliyor.’ deniliyor.
‘Göksu deresinden Çiğli’ ye, Gürle’den Bornova’ ya su veriliyor.. Şimdi kanaletlerden akan suyla darı sulanıyor, bu slaşları hayvan bile yemiyor.’
Şehrin tarımsal can damarı sayılacak Gediz Ovası’ na ilişkin çiftçilerin söyledikleri şu:
”Neyse ki Gediz’in altındaki topraklarda henüz seksen metrede su var; o da çekilirse zaten bittik!’
Kirlilik de önemli bir sorun
Bölgede su kaynaklarının azalması yanında kirlilik de önemli bir sorun.
Bölgede sanayi tesislerinin atıkları yanında, ayrıca özellikle zirai ilaç ambalaj atıklarının yakılması veya gelişigüzel doğaya terk edilmesi önemli ölçüde toprak, su ve hava kirliliğine neden oluyor; ayrıca beslenme zinciri yoluyla canlılarda toplu ölümlere yol açıyor, toplum sağlığını tehdit edebiliyor.