
Sosyal medyada Göbeklitepe’ nin çevresindeki ağaçlandırma alanlarının oluşturulmasına yönelik eleştiriler devam ediyor. Bir iddiaya göre çevredeki alanın ağaçlandırılmasıyla kazıların ilerlenmesi engellenmek isteniyor? Kim tarafından; elbette bu konuda birçok komplo teorileri yapılıyor.
Göbeklitepe’ nin dünya tarihinin bilenen kalıpları alt-üst eden bir kadim geçmişi var; bir kere yerleşik hayatı simgeleyen buğdayın ilk izleri burada bulundu. Ancak Göbeklitepe M.Ö. 9600-9500 yıllarına tarihlenen tapınakları ile bilinir. Bu, yaklaşık 12.000 yıl öncesine, yani Taş Devri’nin ve Buzul Çağı’nın bitişine çok yakın bir zaman dilimini işaret eder.
Bu tarih Neolitik Dönem’in başlarına denk gelir ki bilinen tarih bilgimize göre insanlar henüz avcı-toplayıcı bir hayat sürüyordu; halk göçebedir ve kalıcı bir yerleşim yoktur ya da öyle zannediliyordu. Yani ağaçtan meyveleri hazır yiyerek, bitki köklerini kemirerek, yabani hayvanları avlayarak hayatta kalmaya çalışan insanlar olarak görülüyordu.
Ancak Göbeklitepe’ deki tapınakların yapılışı Mısır piramitlerinden bile 7500 yıl eski. Bu taşların birçoğuna insan ve hayvan figürleri işlenmiş, ayrıca odaları oluşturan taşların bazılarının ağırlığı 24 ton-60 tona kadar çıkıyor; bunlar yan yana inşa edilen ve 20 futbol sahası büyüklüğünde bir alana yayılan ‘kampüs’ denilebilecek bir silsile şeklinde inşa edilmiş.
Elbette bu kadar ağır taşları hareket ettirmek ve onları doğru açıyla konumlandırmak için temel mühendislik ve mimarlık bilgileri gerekliydi.
Ağaçlandırma Çalışmaları Ne kadar Masum?
Göbeklitepe, açık ara insanlık tarihinin en eski inşa edilmiş yapısıdır. O halde daha yeni bir kazı başlamışken ve uydu taramalarında daha birçok yeraltında kazı alanları bulunduğu belli olan alan neden ağaçlandırılır?
Olumlu tarafından bakılırsa ağaçlandırma işlemi bölgenin tarihi ve arkeolojik değerlerini koruma amacı taşımaktadır. Ağaçlandırma çalışmaları, erozyon kontrolü, çevre düzenlemesi ve bölgenin doğal dokusunun korunması gibi amaçlarla gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, ağaçlandırma sayesinde ziyaretçilerin daha konforlu bir şekilde gezip bilgi alabileceği alanlar oluşturulmaktadır. Bu çalışmalar, Göbeklitepe’nin tarihi önemine zarar vermeden, çevresel ve estetik değerlerini artırmayı hedeflemektedir, ya da öyle olması umut edilir. Ağaçlandırma aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği artırarak bölgenin ekosistemine katkı sağlamayabilir, denilmektedir.
Ayrıca unutulmamalıdır ki bir arkeolojik kazı alanının çevresinin ağaçlandırılması peyzaj mimarları ve çevre bilimcilerin iş birliği yaparak planlarını oluşturmasıyla yürütülür. Yani adım-adım bu işler biliminsanlarının kontrolündedir, öyle olması gerekir.
Ağaçlandırma Sahasıyla İlgili Birçok Komplo Teorisi Üretiliyor
Ancak sosyal medyada, Göbeklitepe’deki arkeolojik kazı çalışmalarına Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) müdahale ettiği ve engel olduğu iddiası öne sürülüyor.
“Göbeklitepe’deki kazı çalışmalarına Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) müdahale ettiği ve daha fazla kazılmasına engel olduğu” iddiası AA Teyit Hattı tarafından Göbeklitepe Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul’a soruldu.
Karul açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
‘’Diğerleri gibi Göbeklitepe’deki kazılar da bilimsel sorular çerçevesinde bizlerin aldığı kararlarla yürütülüyor. Şimdiye kadar yerli ya da yabancı hiçbir kurumun bu yönde bir müdahalesi söz konusu değil, aksi de düşünülemez. Arkeoloji bir bilimdir ve çalışmaların nerede, nasıl yapılacağına da bilim insanları karar verir. Bu bütün dünyada böyledir, çağdaş olan da budur.
Göbeklitepe bahane edilerek sürekli sansasyon peşinde olan haberlere alıştık. Her kazı dönemi birkaç haber çıkıyor böyle. Bunlarla meşgul olmuyoruz. Çalışmalarımıza ilgi duyan milyonlarca insanın olduğunun farkındayız. Akademik yayınların yanı sıra bilimsel bilgiyi de elimizden geldiğince toplumun her kesiminin anlayacağı bir şekilde paylaşmaya çalışıyoruz.” dedi.
Prof. Dr. Necmi Karul günümüzde Göbeklitepe ve Karahantepe dahil Taş Tepeler projesinin kazı başkanlığını yapıyor; Karul, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde Tarihöncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı.
Prof. Dr. Necmi Karul daha önceki bir açıklamasında da Taş Tepeler projesinde yerleşik hayatın başlangıcına odaklandıklarını belirterek, Şanlıurfa’da Harran Ovası’nın etrafındaki yükseltilerde yaklaşık 150 km çapındaki bölgenin radarında olduğunu vurgulamış ve bölgede 10 arkeolojik alanda kazıların sürdüğünü kaydetmişti.
Göbeklitpe’ nin Tarihi Önemi
Göbeklitepe’nin varlığı, avcı-toplayıcı toplulukların organize dini ritüeller düzenlediğini ve büyük yapı projeleri gerçekleştirebildiğini göstermektedir. Bu da toplumsal yapı, iş bölümü ve inanç sistemleri hakkında önemli bilgiler sunar. Ama bilinen tarihten çok eskiye giden bir dönemi işaret eder. M.Ö. 9600-9500 yılları yani bugünden yaklaşık 12.000 yıl öncesine, Neolitik Dönem’in başlarına denk gelir. Bu dönemde Göbeklitepe’ de megalitik yapılar dikilmiş, T şeklinde büyük dikili taşlar (megalitler) ve bu taşların etrafında oluşturulan dairesel yapı kompleksler oluşturulmuş. Bu taşlar genellikle hayvan figürleri ve soyut sembollerle süslenmiş. Göbeklitepe’de bulunan taş işçiliği ve kabartmalar, bu dönemde insanların sanatsal ve teknik becerilerinin ne kadar gelişmiş olduğunu gösterir.
Göbeklitepe’ nin Küresel Etkisi
Göbeklitepe’nin keşfi, arkeoloji ve tarih yazımını değiştirmiş, tarih öncesi döneme dair birçok paradigmanın yeniden gözden geçirilmesine neden olmuştur. Dünyanın dört bir yanından araştırmacılar, bu bölgeyi incelemek için yoğun çalışmalar yürütmektedir.
Bu özellikler, Göbeklitepe’nin sadece Türkiye için değil, tüm insanlık tarihi için son derece önemli bir yer olduğunu göstermektedir.
Kazılarda yeraltındaki potansiyelin daha %20’lik kısmının gün yüzüne çıktığı tahmin ediliyor.