
Azerbaycan Mescid-i Aksa bombalanırken ve çocuklar başta olmak üzere siviller Şehit olurken İsrail’e desteğini resmen duyurdu. Tabi bu Azerbaycan’a kardeşlik bağlarıyla sevdalı ve desteğini hiç bir zaman esirgemeyen Türk vatandaşlar başta olmak üzere tüm Müslüman aleminden büyük tepki aldı. Nasıl oluyor da Azerbaycan bir başka Müslüman ülke olan Filistin’e değil de Yahudi inancının Dünya’daki beşiği sayılan İsrail’e desteğini resmen duyuluyordu?
Evet ülkelerin birbirlerine karşı ilişkilerinde her ne kadar din önemli bir yer teşkil etse de global dünya ölçeğinde artık din birliğinden önce maalesef ekonomik ve diplomatik ilişkiler daha belirleyici oluyor. Tıpkı Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Suudi Arabistan’ın ve bazı Müslüman ülkelerinin Türkiye’nin değil de başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin yanında yer alması gibi…
Azerbaycan’ın da İsrail’e desteğini ekonomik ve diplomatik ilişkiler açısından tarihsel bir süzgeçten geçirerek sizlere aktarmaya çalışacağım. Azerbaycan ve İsrail’in lişkileri 1991’de başlar ve o yıl Azerbaycan Sovyetler’den koparak bağımsızlığını ilan etmiştir. Azerbaycan’ın bu bağımsızlığını tanıyan ilk devletlerden biri de 25 Aralık 1991’de İsrail olmuştur. Bununla birlikte iki devlet arasında 7 Nisan 1992’de diplomatik ilişkiler tam anlamıyla başlar. 1993’ün Ağustos’unda ise Bakü’de İsrail Büyükelçiliği açılır. Azerbaycan’ın İsrail’de bir büyükelçiliğinin ve hatta İsrail’in de Ermenistan’da büyükelçiliğinin olmadığını belirtmekte fayda var. İsrail’in Ermenistan’da Büyükelçiliğinin olmayışı Azerbaycan’a verdiği destekten kaynaklanmaktadır.
Yani anlayacağınız her iki devlet de muazzam bir denge politikası güder. 1998’de Başbakan Netanyahu, 2009’da Cumhurbaşkanı Peres Bakü’yü ziyaret eder. Azerbaycan cephesinden ilk ‘üst düzey ziyaret’ ise 2013’te Azerbaycan Dışişleri Bakanı tarafından yapılır.
Devletlerin diplomatik ilişkilerinde karşılıklı çıkarlar öncelikle söz konusu olduğuna göre Azerbaycan ve İsrail arasında bu tarz bir ilişkinin nedenlerini aramak da çok garip değildir. Ve bu ilişkilerin nedenini araştırdığımızda karşımıza ilk gerekçe olarak petrol ve doğalgaz çıkıyor
2006’da Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattının devreye girmesi neticesinde İsrail, Azerbaycan’ın ikinci en büyük petrol ithalatçısı konumuna gelirken Azerbaycan Devlet Petrol şirketinin İsrail’in Asdod petrol bölgesindeki payı %5 oranında. Dolayısıyla İsrail-Ermenistan arası ticaret cirosu 60 milyon doları zar zor aşarken İsrail-Azerbaycan ticaret cirosu 5 milyar doların üzerinde. 2007, 2009, 2017 ve 2019’da iki ülke arasında farklı konularda yapılmış anlaşmalar da bunun cabası. Bu arada Azerbaycan havayolu AZAL 93’ten beri Tel Aviv’e haftada iki kez uçuş düzenliyor. Yani bir o kadar da her iki ülke arasında trafik yoğunluğu yaşanıyor.
İsrail’in enerji ve ekonomik güvenliğinde Azerbaycan’ın yeri açık bunun yanında Azerbaycan’ın askeri ve güvenlik alanındaki en yakın dostu da İsrail’in olduğu dikkat çekiyor.
Azerbaycan’ın İsrail’den aldığı askeri ekipmanların değeri 5 milyar doları aşarken İsrail savunma şirketi Elbit’in Azerbaycan’da temsilciliği var. 2018’de iki ülke ortak ‘İHA’ yaratma projesine imza attılar. Ayrıca iki ülkenin üst düzey askerleri sürekli temas halinde olmaya her geçen gün artarak devam ediyor
Nüfus açısından değerlendirdiğimizde Kafkas Cumhuriyetleri içinde en fazla Yahudi nüfusu Azerbaycan’da yaşıyor. Şu an Milletvekili olan Əliməmməd Nuriyev’in deyimiyle Azerbaycan’da hiçbir zaman Yahudi karşıtlığı görülmez. Bu yüzdendir ki 12 bine yakın Yahudi yaşıyor Azerbaycan’da. Bunun yanında İsrail’de Azerbaycan’dan göç eden 70 binden fazla Azerbaycan asıllı Yahudi yaşamakta.
“Dünyada Yahudilerin belki de İsrail’den sonra korkmadan ben Yahudiyim dediği ikinci ülke Azerbaycan’dır.” bu iddianın sahibi ise Azerbaycanlı öğretim üyesi Murad Salmanov. Ona göre Yahudiler Bakü’de, Güba’da, Oğuz’da, Gence’de barış içinde yaşarlar ve dinlerini, milli kimliklerini yaşamaları için ülkede her şey mevcuttur. İki ülke arasındaki köprü ise Azerbaycan Yahudileridir.
Bu ilişkiye çok iyi başka bir örnek Azerbaycan Ulusal Kahramanı Albert Aqarunov’dur. 89’da askerliği bitmiş olsa da Karabağ Savaşı’na gönüllü katılır Aqarunov. 23 yaşındaki asker Şuşa’da Ermenilere karşı savaşır. Çeşitli kahramanlıklar gösteren Albert Aqarunov 92’de savaşta ölür ancak bugün bile birçok tankın ismi Albert’tir. Ve Yahudi Aqarunov, şehit ilan edilerek bugün heykeli dikilmiş olan bir ulusal kahraman olarak anılmaya devam ediyor.
Sonuç olarak; para, diplomasi, askeri bağlantılar iki ülke arasındaki ilişkiler açısından oldukça önemli; ancak değinmemiz gereken bir konu da din. Azerbaycan, laikliği tavizsiz uygulayan bir ülke. Bu bağlamda 2008’de yapılan bir ankette, katılanların yalnızca %21’i dinin gündelik yaşamlarında etkili olduğunu ifade etmiş durumda…
Yazımın başında ifade ettiğim gibi ne ülkeler sürekli oldukları yerde sayıyor ne de dini ve duygusal bağlılık diplomatik, ekonomik ve karşılıklı çıkarların önüne geçebiliyor…