Trabzon Sürmene’de büyük bir sel felaketi yaşandı. İlçede sağanak nedeniyle camiye gitmek için evden çıkan 65 yaşındaki işitme engelli bir yurttaş kayboldu.
Bölgede aşırı yağışlar sonucu meydana gelen sel ve toprak kayması imar politikalarının tekrar sorgulanmasını gündeme getirdi. Önceki yıllarda da, 2021 Yılında Kastamonu, Sinop ve Bartın illerini etkileyen sellerde toplam 97 kişi hayatını kaybetti, 228 kişi ise yaralandı.
Bu afetler sırasında Kastamonu’da yaşanan sel felaketinin nedeni taşkın genişliği 400 m. olan dere yatağının imar ve yapılaşmayla 15 m. ye düşmesi; 400 m. lik bir hat yerine 15 metrelik bir hat içerisine sıkışan yağmur suyunun yüksekliğinin 8-10 metreye kadar ulaşmasıydı!
Diğer örnekler arasında 10 Tem 2023 — Zonguldak, Karabük, Bartın ve Düzce de sayılabilir. Giresun da bu güzergahta sık sık sel ve toprak kayması afetlerinden pay alıyor.
Uzmanlar özellikle Karadeniz Sahil Yolu şeridinde bu sel felaketlerinin, artan şehirleşmeyle daha da büyük sıkıntılara neden olduğu üzerinde duruyor. Özellikle Karadeniz bölgesinde yaşanan taşkınlar, şehir altyapıları ve imar politikaları arasındaki dengesizlikler ciddi sorunlar yaratmaya devam ediyor.
Hangi Siyasetçi Haklı Çıktı
Karadeniz sahil yolu bölgelerinde sıklıkla karşılaşılan taşkınların, doğanın dengesiyle oynayan yanlış imar projelerinin, yetersiz altyapı nedeniyle giderek arttığı belirtiliyor.
Bölgede Plansız yapılaşma, derelerin doğal akışını bozarken, suyun cazibe drenaj alanlarına ulaşmasını engelliyor; sonuç olarak, şiddetli yağışlar sonrası taşkın riski yükselmekte, yerleşim alanları sular altında kalıyor.
Karadeniz Sahil Yolu 90’lı yıllarda, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz tarafından gündeme alınmıştı. Buna karşılık Mümtaz Soysal gibi siyasetçiler bu yolun yapımının sakıncalarını ortaya koyarken maliyet ve altyapı ile doğa şartlarının çok ağır bir bedel ödeteceği üzerinde duruyordu.
İmar Rantı ve Talan Taşkınlara Yol Açıyor
Özellikle Karadeniz Sahil Yolu şeridinde ve bağlı ilçelerde yerel yönetimlerin yetersiz şehir altyapıları, mevcut durumu daha da kötüleştiriyor.
BirGün Gazetesi’nden Sibel Bahçetepe Trabzon Sürmene’deki sel felaketini değerlendirirken ‘Her yağmur sonrası yaşanan sel felaketleri bir kez daha altyapı eksiklerini gözler önüne serdi. Çarpık kentleşme, dere yataklarına yakın ve taşkın riskinin yüksek olduğu bölgelerdeki yapılaşmalar, altyapısızlık, plansızlık gibi nedenlerden dolayı pek çok kent su altında kaldı…
”Uzmanlar, kentlerin yoğun şekilde rant ve talan projeleriyle yapılaşmaya açılmasının sonucunda bu felaketlerin yaşandığını ve yeni felaketlerin de kapıda olduğunu belirterek ‘‘İklim değişiyor, değişmeye devam edecek. Yaşananlar insanların doyumsuzluğu, rant ve talan politikalarının sonucu’ ifadelerini sayfasına taşıdı.
Haberde TMMOB Genel Sekreteri Özgür Topçu’ya yer verilerek, ‘‘Kentlerin yoğun şekilde rant ve talan projeleriyle yapılaşmaya açılmasının sonucunu yaşıyoruz. Doğru kentleşmenin yapılmaması bu tür sonuçların kaçınılmaz sonucu oluyor” açıklamasına yer verildi. Topçu, özetle şunları kaydetti:
‘‘Sadece Karadeniz bölgesinde değil İç Anadolu, Marmara bölgelerinde de benzer durumlar yaşanıyor. Yaşananlar iklim değişikliğine bağlanmak isteniyor ama doğru planlama ve doğru kentleşme yapılmadığı sürece bunların yaşanması kaçınılmaz olacak. Hepsi önceden öngörülebilir ve buna göre kentlerin planlamasının yapılması gerekir. Bilimi önemsemeden yapılanların bedelini doğa ödetiyor. Doğru kentleşme ve doğru altyapı ile yeşil alanları yok etmeden bir planlama modeline geçilmeli. Önlem almazsak bu felaketler kaçınılmaz.”
Özellikle Karadeniz’deki şehirlerde yeterli drenaj sistemleri yok
Özellikle sahil şeridinde olmak üzere Karadeniz yöresi şehirleşmede yeterli drenaj sistemleri olmadığı için aşırı yağışlar hızlı bir şekilde taşkınlara neden oluyor. Her ilde, her yerde her zaman altyapı eksikliklerini ortaya çıkaran büyük sel ve taşkınlarla karşılaşılabilirken Karadeniz’de bu afetler ‘normalleşen’ bir süreklilik arz ediyor.
Uzmanlar sahil şehirlerinde, imar rantı peşinde koşan uygulamaların doğal kaynakların korunmasını ikinci plana attığını belirtiyor. Bu durum, doğa olaylarını afet boyutuna taşırken, can ve mal kayıplarına neden oluyor.
Uzmanlar çözüm olarak, daha sürdürülebilir imar ve altyapı politikalarının acilen hayata geçirilmesi, doğanın korunması ve şehirlerin dirençli hale getirilmesi gerekliliğinin üzerinde duruyorlar.