Mehmet Akif Ersoy Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı D. Mehmet DOĞAN, İstiklal Marşı ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Marşın bazı kesimlerce eleştirilmesine hatta TBMM’ nde oylanması sırasında ret oyu verenlerin de olmasına rağmen milletimizin İstiklal Marşımız ile bağının hiç kopmadığını söyledi.

İzmir Düşünce Platformuna konuk olan D. Mehmet DOĞAN, konuşmasını şöyle sürdürdü.: “, Mehmet Akif 1912 Balkan Harbi’nde İstiklâl Marşı şiirini kafasında taşır. Marşı yazmayı kabul ettikten sonra iki gün içinde de yazıp teslim ediyor. Hâlbuki Akif kolay yazan biri değildir, yani yazar, bekletir, düzeltir, tekrar yazar ama benim kanaatim şu ki; Mehmet Akif’ in zihninde böyle bir şiir için hazırlık vardı zaten. Bir şiir yazacak öyle ya da böyle. İstiklâl Marşı yazması teklifi denk geliyor. Akif’in teklif üzerine şiiri yazması, teslim edildiği andan itibaren milli marşımız olacağı anlamına geliyordu.  Nitekim kabul sürecinde bu görülebiliyor. Diğer önemli nokta; Marşımızın 12 Mart 1921’de kabul edilmesiyle birlikte o günden günümüze, büyük değişimlere rağmen, mutabakat devam etti. İstiklâl Marşı ile sağlanan ittifaka, ülkemizde kanunların, anayasaların defalarca değişmesine rağmen, milletimizin bağlılığı devam etti. Bunun nedeni elbette İstiklal Marşımızın güçlü ifadeleridir. Yani, İstiklal Marşı dünyada benzeri olmayan bir marştır.”

Zaman içinde İstiklal Marşını değiştirme çabalarının gündeme geldiğinin altını çizen D. Mehmet Doğan, İstiklal Marşının hangi sözlerinden kimlerin rahatsız olduğunu da şöyle açıkladı:

İstiklal Marşı TBMM de kabul edildiği dönemde farklı isimlerin farklı nedenlerle itirazları olmuştu  ancak ekseriyet olumlu karşılayıp, ayakta alkışlarla kabul edilince yapacak bir şey olmadığını anladılar. 1925 yılında  ise Maarif Vekâleti millî marş yarışması açtı.  İşte o zaman İstiklâl Marşı’nın bazılarınca beğenilmeyen yönleri ortaya çıktı, kimin neye itiraz ettiği anlaşıldı; İstiklal Marşında Batı medeniyetinin “canavar” olarak nitelendirilmesi, ilk itiraz noktalarından biriydi. Ne yazık ki; milletimizin benimsediği, üzerinde mutabakat sağladığı  İstiklâl Marşı’nı defalarca değiştirmeye teşebbüs ettiler. Ama başaralı olamadılar.”

Toplantı sırasında İzmir Düşünce Platformu üyelerinden birisinin hafta içinde Muğla’da yapılan, “İstiklal Marşını En İyi Okuma Yarışmasında birincilik ödülü alan ortaokul öğrencisi Elif Naz Damkacı’ nın, “Akif bu şiiri yazmasına rağmen bu ödülü almamışken, ben iyi okudum diye bu ödülü nasıl alabilirim” diyerek reddettiğini bunun da Akif’ in ruhunun halen bu topraklarda yaşadığını gösterdiğini hatırlatması üzerine Doğan, şunları söyledi:

“ Mehmet Âkif ve İstiklal Marşını iyi anlaya bilmek için  günün şartlarını, yaşanan olayları ve ülkenin içinde bulunduğu kritik durumu bilmek gerekir. Âkif bir görev insanıydı ve ne zaman ve nerede ihtiyaç duyulursa gelen davetleri hiç düşünmeden kabul ederdi. Millî Mücadele’nin manevi cephesini güçlendirmesi, millete ümit ve iman telkin etmesi amacıyla bizzat Mustafa Kemal Paşanın isteği üzerine Ankara’ya davet edilmişti. Ankara’ya oğullarıyla birlikte zamanın şartlarında bazı işgal bölgelerinden de geçerek,  uzun ve meşakkatli bir yolculuk sonucunda Eskişehir üzerinden trenle 14 günde,24 Nisan 1920 tarihinde Ankara’ya ulaşmıştır. Hakimiyet-i Milliye gazetesinde Mehmet Akif’in Ankara’ya gelişi şöyle bir haberle duyurulmuştu. ‘İslam şairi Akif Bey Ankara’ya geldi. Çok hassas, ulvi, dini, milli konularda bilgi ve hassasiyet sahibidir. Mücadelenin manevi cephesine katkı sağlayacak’ denmiştir. Nitekim öyle de olmuş bütün cephelere o ruhu taşımıştır. Bu ruhun bugün de Marmaris’ten ses vermesi önemlidir, anlamlıdır.”