Dünya bal üretiminde Türkiye Çin’den sonra ikinci sırada.
2022 yılında dünyada yaklaşık 1,8 milyon ton bal üretimi gerçekleştirildi. Bal üretim miktarı 2022 yılında bir önceki yıla göre %2,5 oranında artış yaşandı. Ancak dünyada üretilen balın yaklaşık %41’i ticarete konu olup olup, toplam ihracatın %71’i yaklaşık 20 bal üreticisi ülke tarafından gerçekleştirildi.
Toplamda 2022 yılı dünya bal üretiminde Çin %25,2’lik pay ve 462 bin ton üretimi ile ilk sırada yer alırken, bal üretiminde %6,5’lik paya sahip Türkiye 118 bin ton ile ikinci; %4,3’lük pay ile İran ise 79 bin ton üretimi ile üçüncü sırada bulunuyor.
Ancak bal üretiminde Türkiye 2. sıradayken hatta kovan başına verim geçen yıllarda artmış olmasına rağmen yine de sıralamada geriye düşüyor.
Türkiye’nin bal verimi 13,2 kg
2022 yılı verilerine göre, dünya toplam kovan sayısında Hindistan %12,5’lik pay ile ilk sırada yer alırken, Çin %9,2 pay ile ikinci sırada ve %8,9 pay ile Türkiye üçüncü sırada yer almaktadır. Toplam kovan sayılarında 2022 yılında bir önceki yıla oranla Hindistan’da %0,8, Çin’de %0,3 ve Türkiye’de ise %2,9 oranında artış yaşanmıştır.
Dünya kovan sayısında lider konumda olan Hindistan’ın kovan başına bal verimi 5,9 kg iken, ikinci sırada yer alan Çin’in bal verimi 49,9 kg ve üçüncü sırada yer alan Türkiye’nin bal verimi ise 13,2 kg olarak gerçekleşmiştir.
Hindistan’ın kovan sayısında lider konumda olmasına karşın bal üretimini aynı oranda gerçekleştirememesi kovan başına bal veriminin düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa Hindistan elbette bitki çeşitliliği açısından çok zengin ve unutulmamalıdır ki ot balından kestaneye, kekikten-ıhlamurdan çama kadar üretici arılar çiçeklere uçarlar…
Arılarda kitlesel koloni kayıpları yaşandı
Demek kovan başına verimin düşük olmasının başka nedenleri var:
Birincisi Hindistan gibi Türkiye’ de iklimsel olumsuzluklar, teknik bilgi eksikliği vb. bazı sorunlar bal veriminin düşük kalmasının başlıca sebepleri arasında gösterilebilir.
İkinci konu bal arıları kolonilerinin verimsizliği. Dünya’da koloni başına bal üretimi 24 kg’dır. Türkiye genelinde, eldeki melez kolonilere, koloni başına en az 8-10 kg, toplamda da yılda en az 40.000 ton şeker verilmesine rağmen, koloni başına bal üretimi 14 kg’ın üzerine çıkarılamamaktadır.
Oysa Koloni varlığı yönünden Türkiye dünyada ikinci sırada.
İşte temel problemlerimizden biri bu.
Çiçek nektarlarından toplama azalırken ‘şekerli besleme’ yıldan yıla artıyor, bu da bal kalitesinin düşürüyor. Yani şeker yediriliyor arılara ki özellikle mısır şurubu, bu da kaliteyi çok düşürüyor. ‘Kalite’ düşüklüğü sadece bal veriminde değil, beslenme ve hayat zincirini bozuyor; şeker suyu ile normal arının ömrü 2 veya 3 ay olurken arı sütüyle beslenen kraliçe arının ömrü ise 6 seneye çıkıyor ve günde 3 bin yumurta yapabiliyor.
Üç: kitlesel koloni kayıpları yaşanıyor. Hastalıklara ve parazitlere karşı direnç azalıyor.
Dört: Damızlık üretilmiyor.
Neden arıcılık üretme istasyonları bekleneni veremedi
1960’lı yıllarda Tarım Bakanlığı Ankara’da Anadolu Arısı’nı, Ardahan’da Kafkas Arısı’nı, Fethiye’de Muğla Arısı’nı ve Bitlis’te Meda (İran) Arısı’nı bölgelerinde korumak için bu ırkların gen merkezleri olan yerlerde arıcılık üretme istasyonları kurdu. Ancak tarım ve veteriner fakülteleri arıcılık tekniklerini bilen ziraat mühendisleri ve veterinerler yetiştirememiş olduğundan bu kuruluşlara teknik eleman bulunamamış ırklar bölgelerinde korunamadı.
Öte yandan 1980’li yıllarda arıcı teknikerleri yetiştirmek amaçlı okullar açılmış ancak teknikerleri eğitecek akademisyen kadrolar olmadığı için okullarda öğrenim gören gençler arıcılık öğrenememişlerdir. Başarısız olan okullar 2000’li yıllarda art arda kapatıldı.
Son yıllarda arıcılık işletme sayısı artıyor, koloni sayısı artarmış gibi görünüyor, ama bal verimi düşük kalmaya devam ediyor; hele (Türkiye Arıcılık İstatistikleri 1991-2023) 2019, 2004 hele 1992 seviyelerin altındayız.
Konunun bir de doğal çevre üzerine etkisi var; arılar bitki tozlarını dağıtır, arıların tozlaşma görevini yapamaması demek bitkilerin çoğalamaması, ağaçların gelişememesi ve meyve vermemesi demek. Belli bir süre sonra otçul hayvanlar ortadan kalkmaya başlayacak çünkü yiyecek bir şey bulamayacak. Otçullar azaldığı için etçiller de azalmaya başlayacak ve bu sayede dünyadaki besin zinciri bozulacak.
Dünyanın besin zincirinin bozulması demek açlık zillerinin çalması demek!
Kısaca Türkiye arıcılık, bal ve doğal çevreyi koruma konusunda hızlı ve yüksek bilinçlenme düzeyine bir an önce gayret etmek zorunda.