Usta Yazar Halil Gökhan yeni kitabıyla okuyucunun karşısına çıkıyor: İSTANBUL OTELİ
Çarpıcı, etkileyici bir kitap.
Bu kitapta Halil Gökhan’ ın 1987-2024 yılları arasında 37 yıllık bir süreyi kapsayan bir dönemde kaleme aldığı ve çok azı dergilerde yayımlanmış, kimileri edebiyat ödülleri kazanmış 40 öyküsü bulunuyor.
Yazarın yeni öykü kitabı olan İSTANBUL OTELİ, öykünün altın çağlarını yaşadığı 1990’lı yıllarda çoğunlukla kaleme alındı. Yakın tarihinde yaşadığı siyasi hareketleriyle edebiyatın neredeyse şiirle kuşatıldığı ülkemizde öykü edebiyatı çıkışı, hem öykü konulu dergilerin ortaya çıkışı hem de edebiyat dergilerinin öykü türüne pozitif ayrımcılık tanımalarına yol açmıştı.
1989 yılında ilk öyküsü Varlık dergisinde yayımlanan yazarı ilk öykü kitabı 2013’te yayımlandı: Anahtar Deliği. İkinci öykü kitabı Deja-vous’nun ardından İstanbul Oteli yazarın üçüncü öykü kitabı olarak okurlarıyla buluşuyor.
”IŞIĞA ÇAĞRI VE ÖLÜMLE GİDİŞ
“… Üzüntü ömür boyu.”
V. Van Gogh
Günlerdir pencerenin önünde oturmuş sokağa bakıyorum. Görünürdeki nesneler, insanlar, ağaçlar ve günün parıltısız izlenimleri beni yoruyor. İçimde tedirginlik ve küçük korkular; geceleri karabasanlara dönüşen düşler. Kilden dört duvar arasında kiremit kırmızısı yüz, kızıl sakallar, seyrelmiş sarı saçlar, bir odada yalnız.
Kendimden ilk kez bu kadar uzakta, sanki bir başka odadayım. Dört yıldır bu ıslak odalarda turuncu renkli bir kapı arıyorum. Gizlerimi tabloların arkalarına yerleştirdim. Ön cepheden bakıldığında görünmeyecekler. Dahası hiçbir İnsan zekası bir tablonun arkasında ressamından izler arayacak durumda değil. Yaratmayı tek bir cephede ya da noktada algılamaya alışmış herkes. Yalnız yapıtlarla ilgilenmek ya da onları ilk görüşte tutsak etmek gibi bir tek boyuta. Acaba, dedim hep, bu ölümcül estetik eksikliği yüzünden mi görünürde hiçbir şey kimsenin işleyen eli, ayağı yok. Kardeşim de ellerini yıllar sonra fark edebildiğim.
Çok sonra elime oturan bir mektupta onun gülümseyen yazısıyla karşılaştım. Bana ellerini anlatıyordu. Uzun bir yanıta giriştim hemen.
Ondan sonra pencere önünden çekildim. Kardeşime istediği tabloları gönderdim. Hep yokluk çeken nesneler ve mekânlardan yararlandığımı yazdı. Görkem yok diye yazdım.
Küçük renkli lekeler. Düz çizgilerin çok ötesinde. Ortalığı birbirine katacak lekeleri anlattım.
Dengemi yitiriyorum. Kafamda çatışmalar artıkça çevreden yayılan kokulara, dengeli bir yaşamın uzaklığına direncim azalıyor. Bir dostumu öldürmek istedim. Gözleri nokta gözleri çılgınca çılgına çevirdi beni.
Sonra ölesiye pişman oldum.
Ve cezalandırdım kendimi.
Kulağımdan.
Kardeşim beni ziyaret etmek için hastaneye kadar geldi. Hep aynı gözler, beni terk etmediler.
Ellerimden iki bakır çekirdek havalanıyor. İkiye biçiyor beni. En sıcak ve en sızılı iki Temmuz günü yaşadım. İlk olarak.
Ve sonra ilk kez öldüm.”
HALİL GÖKHAN
ISBN 9786051434552
176 sayfa
öyküler