Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Rahmet ve minnetle andığımız değerli şairimiz Mehmet Akif Ersoy her dizesini nakış gibi işleyerek ne güzel yazmıştır İstiklal Marşımızı.
Her bir kıtası koca bir romanın ana konusunu oluşturur, içinde binlerce vatan kahramanını barındırır, onların vatan aşkını, kalanları yaşatabilmek için kendilerinden nasıl vazgeçtiklerini anlatır.
Ve her ne olursa olsun, her kim olursa olsun, görüşü ne olursa olsun, sağcı solcu, gerici ilerici, demokratik antidemokratik veya değişik inançlara sahip herkesin kırmızı çizgileri, dokunulmazları, tartışılmazları vardır.
Hepsi insandır çünkü, sonsuz ve sınırsız koca evrende minicik beyinleri ile çaresizdirler, cevapsızdırlar, bildikleri bir iki şey varsa, bilmedikleri uzayın derinlikleri kadar sonsuz, yıldızlar kadar sınırsızdır.
Acınacak bir mahlukattırlar, bir o kadar da değerlidirler, onun için saygıyı da, sevgiyi de, şevkati de hak ederler kısacık, minimal ömürlerinde.
Kendileri kadar küçük, ama yürekleri kadar büyük değerlere sahiptirler ve bu değerleri için ölüm dahil her türlü yok oluşu göze alırlar, ölüm sonsuzluğun diğer adıdır çünkü, bunu bildiği için “Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” demiştir 1000 yılın dahisi Mustafa Kemal Atatürk.
Bayrak, kutsal kitap, İstiklal Marşı, Mehter Marşı, vatan, Andımız, dini ve Milli bayramlar ve bunlarla ilgili her şey, seccade, tesbih ve benzeri de dahil dokunulmazlardır.
Kimi için bunlardan biri veya bir kaçı, kimi için de diğer biri veya bir kaçı kutsal simgelerdir.
Bu tüm dünya insanları için böyledir, Çinli, Hindistanlı, İrlandalı, Kübalı, tüm insanoğlu böyledir, onların da kendilerine göre kutsal simgeleri vardır.
Yani siz dünyanın neresine giderseniz gidin bastığınız yeri “toprak” diyerek geçemezsiniz, tanımak zorundasınız, tanıyarak ne yapmanız, nasıl davranmanız gerektiğini bilmelisiniz.
Yok, bana ne, ben bilmek istemiyorum derseniz, başınıza geleceklerden de siz sorumlu olursunuz.
Hele medeniyetlerin beşiği Anadolu’da çok daha hassas olmalısınız.
Dikkatsizce bastığınız yerde sadece kemikler değil, yürekler de sızlayabilir.